Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

36 Türk Ceza Hukukunda Af özel af ilanı şeklinde kullanırken, af kapsamına giren kişiler, suçları ve afla birlikte cezanın çektirilmesine son mu verildiği, cezanın süresinin mi kısaltıldığı yoksa daha hafif bir cezaya mı çevrildiği açıkça belirtilir. Toplu özel af ilanlarında ise aftan yararlanacak kişilerin isimleri yer almaz, af kapsamına giren suçların ya da suçlar karşılığında hükmedilen cezaların ağırlık veya türleri ile bu cezaların ne ölçüde affedildikleri gösterilir. Dolayısıyla bireysel özel aftan sadece söz konusu kanunda isimleri belirtilen kişiler yararlanırken, toplu özel aftan, af kanununun yürürlüğe girdiği tarihte kanunda gösterilen ağırlık ve türde bir cezayı çekmekte olan94 ya da af kanunun yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş olmak kaydıyla, af kanununda gösterilen ağırlık ve türde bir cezaya, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra mahkûm edilmiş olan herkes yararlanacaktır. Bununla birlikte yasama organına tanınan özel af ilan etme yetkisinden farklı olarak, Anayasa m. 104/16’da Cumhurbaşkanına tanınan özel af ilan etme yetkisinin, sürekli hastalık,95 sakatlık ve kocama nedenleriyle sınırlandırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla TBMM, bu nedenlerle sınırlı olmaksızın, toplum yararının ve TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararının bulunması kaydıyla, bireysel ya da toplu özel af ilan etme yetkisine sahipken, Cumhurbaşkanı bu yetkisini ancak sürekli bir hastalık, sakatlık ya da kocama sebebiyle lerine imkân tanımaktadır. Bu düzenleme ile idam cezasına mahkûm olanların mahkûmiyet kararları ortadan kaldırılmamakta, ancak bu kişilerin 21.12.2000 tarihi itibariyle infaz kurumunda 30 yılını tamamlamış olmak kaydıyla infaz kurumundan salıverilmeleri sonucu doğmaktadır. 21.12.2000 tarih ve 4616 sayılı “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun”, RG 22.12.2000, No: 24268. 94 Centel/Zafer/Çakmut, s. 778. 95 Sürekli hastalık kavramının içeriğinin net olmadığı ve hangi hastalıkların bu kapsamda değerlendirilebileceği konusunda kesin bir ölçütün bulunmadığı yönündeki tespit ve değerlendirmeler için bkz. Keyman, s. 94. Aynı yönde bkz. Armağan, s. 359. Bir hastalığın sürekli olup olmadığını, kişinin hastalığının sakatlık niteliği taşıyıp taşımadığını ve herhangi bir yaşın kocama kapsamına girip girmediğini belirlemenin Cumhurbaşkanının takdirinde olduğu; bu doğrultuda Cumhurbaşkanının 60 yaşındaki bir kişinin cezasını da “kocama” nedeniyle kaldırabileceği ya da hafifletebileceği; maddede sayılan hallerin mutlaka hükümlünün cezasının infaz kurumunda çektirilmesi bakımından onun hayatı veya sağlığına yönelik bir mahsur ortaya çıkartmasının da aranmadığına dair bkz. Koca/Üzülmez, s. 750. Cumhurbaşkanının bu konuda Adli Tıp’tan alınacak rapora göre hareket etmesi gerektiği yönünde bkz. Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 758.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1