Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

51 TBB Dergisi 2023 (166) Aysun ALTUNKAŞ suçları ve ifade ya da düşünce özgürlüğünün kullanımı niteliğinde olan fiilleri kapsamına alan af kanunları bakımından, cezadan beklenen faydayı ortadan kaldırdığı ya da adalet mekanizmasına duyulan inancın sarsılmasına neden olduğu gibi eleştirilerin getirilmesi imkanı da bulunmamaktadır. Zira bu nevi suçları işleyen kişiler, doğru ya da yanlış, ülke menfaatine hareket ettiklerine inanan, bu yönüyle adi suçları işleyen faillerden ayrılarak affı hak ettikleri kabul edilebilecek olan kişilerdir. Yine bu nevi suçları işleyen kişiler, nasıl olsa ileride işlemiş olduğumuz suçlar karşılığında hükmedilen cezalar affedilir düşüncesiyle suç işlemediklerinden, bu nevi suçları kapsamına alan genel af kanunlarının cezadan beklenen faydayı ortadan kaldırdığının söylenebilmesi de mümkün değildir.136 Bununla birlikte öğretide haklı olarak ifade edildiği üzere suçları türlü gerekçelerle affetmek yerine, demokratik değerleri benimsemiş, görüş farklılıklarına saygı duyabilen ve farklılıklarına rağmen uzlaşabilen bir toplum inşa edilebildiği; ceza adalet sistemi güçlendirildiği ve sağlıklı bir şekilde işletilebildiğinde, af kurumuna duyulan ihtiyacın azalacağı da açıktır.137 Bu bağlamda şu husus da ifade edilmelidir ki, Türk hukukunda Anayasa ile çizilen sınır çerçevesinde orman suçları hariç af kapsamına alınabilecek suçlar bakımından açık bir sınır bulunmamakla birlikte, yaşama hakkı gibi ağır insan hakları ihlali sonucunu doğuran suçların af kapsamına alınmaması gerektiği düşünülmektedir. Bu husus, Türkiye’nin tarafı olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 2. maddesinde hüküm altına alınan yaşama hakkının ihlali iddiasıyla önüne taşınan davalarda İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından da, devletlerin yaşama hakkını ihlale yönelen fiilleri önlemek kadar, bu hakkın ihlali sonucunu doğuran davranışlar karşısında etkili bir ceza soruşturma ve kovuşturma yükümlülüklerinin bulunduğu tespitlerinden de örtüaffın, toplumsal ayrışmalara neden olabilecek uygulama ve eylemlerin üzerini örterek, geçmişin unutulmasını ve geleceğe dönülmesini mümkün kıldığına yönelik değerlendirmeler için bkz. Keyman, s. 24. Benzer tespitler için bkz. Sözüer, s. 223. 136 Özek, s. 145; Keyman, s. 26. 137 Tolga Yıldırım, s. 48. İfade ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalan fiillerin önce suç sayılıp, sonrasında af kapsamına alınması yerine, bu fiillerin baştan suç sayılmaması gerektiği; bunun için de öncelikle bağlantılı yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi, ardından söz konusu yasal düzenlemelerin İHAS ve dolayısıyla İHAM kararlarına uygun yorumlanması gerektiğine dair değerlendirmeler için bkz. Erdem, s. 35.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1