Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

79 TBB Dergisi 2023 (166) Nesibe KURT KONCA / Seyhan SELÇUK lemini kendi aralarında yapmaları şeklinde işler. Mutlak ticari dava değildir. Nisbi ticari dava da değildir. Açıklanan nedenlerle, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir”. İzmir BAM 23. Hukuk Dairesi, kripto varlık alım satımına aracılık eden platformları borsa olarak görmediği gibi, TTK m. 4,1-c kapsamında, komisyon sözleşmesine ilişkin TBK m. 532-545 hükümlerinden doğan bir mutlak ticari dava olarak da kabul etmemiştir. Zira, alım veya satım komisyonculuğu, TBK m. 532 uyarınca, komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği sözleşmedir. Buna karşılık kripto varlık alım satımına aracılık eden hizmet sağlayıcılar, kendi adlarına hareket etmemekte; alıcı ve satıcıyı bir araya getirip, karşılıklı yaptıkları işlemlerden komisyon almaktadırlar. Dolayısıyla, hizmet sağlayıcının aracılık faaliyeti mutlak ticari davaya vücut verebilecek bir komisyonculuk faaliyeti değildir. Kripto varlıkların tahsiline ilişkin uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemelerinin görevli olmasına ilişkin bir diğer ihtimal nispi ticari davalara ilişkindir. Nispi ticari davalar, tarafların tacir sıfatına sahip olduğu ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlıklardan doğan hukuk davalarıdır.45 Kripto varlıkların tahsiline ilişkin bir uyuşmazlıkta taraflar tacirse, dava konusu kripto varlık tahsilini gerektiren hukukî ilişki her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiriyorsa, nispi ticari dava söz konusu olur. Bu ihtimalde TTK m. 4, 1 ilk cümle uyarınca asliye ticaret mahkemesi görevli olacaktır. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 11.02.2022 tarihli kararında46 nispi ticari dava açısından durumu ele almıştır. Kripto 45 Kuru/Aydın, s. 137; Yılmaz, s. 111 vd; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 41; Kurt Konca, s. 105; İsmail Kırca, “Nispi Ticari Davaya Dair”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi 33 (1), 2017, s. 56; Börü/Koçyiğit, s. 53. 46 “6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Eğer taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1