Türkiye Barolar Birliği Dergisi 167.Sayı

78 Sosyal Medya Düzenlemesi İçin Bir Türkiye Denemesi bazen hesaplanamayacak büyüklükte zararlar verebilmektedir. Günümüzde özel ve tüzel kişiler kendilerini sosyal medya araçları aracılığı ile ifade etmekte, amaçlarını, misyonlarını bu yolla gerçekleştirmektedir. Sosyal medya şirketleri büyük bütçeleri ve global güçleriyle artık herkes için bir iletişim aracı haline gelmiştir. Sosyal medya birçok açıdan faydalı olmakla birlikte çığ gibi büyüyen kartopu misali halk arasında infiallere yol açabilmektedir. Herkesin bir şekilde sosyal medya ile yollarının kesiştiğini ve sosyal medya kullanmamanın neredeyse imkânsız hale geldiği günümüz dünyasında dezenformasyon ve yalan haberin yıkıcı etkisi göz ardı edilemeyecek büyüklüktedir. Donald Trump’ın seçimlere sosyal medya üzerinden müdahalesi, covid-19 pandemisindeki yalan ve yanlış bilgi akışı, Brexit referandumu dünya ölçeğinde; Muğla’daki orman yangınlarında yapılan yalan haberlerin çalışmaları zorlaştırması, Gezi Parkı olayları gibi konular ve dünya ölçeğindeki konular ise Türkiye ölçeğinde sosyal medyanın denetlenmesi ile ilgili yolları açmıştır. Yalan haberin amacının gerçekleri saklama ve insanları gerçek olmayan olgu ve bilgileri yalan haber olduğunu bilerek ya da bilmeyerek bir şekilde paylaşmaya yönlendirmek olduğunu belirleyebiliriz. Bununla beraber her ne kadar yalan haber yapıcıları bu haberi gerçek bir habermiş gibi pazarlasa da onun uydurma, gerçek dışı olduğu ve çoğunlukla da kaynağının belirsiz olduğu sonucuna vararak yalan haberi saptayabiliriz. İkinci kavramımız dezenformasyon ise yanlış bir bilginin, kasten, belli bir saikle ve zarar vermek amacıyla paylaşılmasıdır. Yalan haber ve dezenformasyon birbirine çok yakın kavramlar olmakla beraber aralarındaki farkı temel olarak haber değeri taşıyıp taşımamasıyla ayırt edebiliriz. Yalan haber ve dezenformasyon artık hem demokrasi hem de devletler için önemli derecede tehditkar olmaya başladığı için birçok ülkede farklı konseptlerde olmakla beraber düzenleme yoluna gidilmektedir. Avrupa devletlerinde kanun ihdası ve şirketlerle iş birliği yoluna gidilirken, Anglosakson ülkelerinde değişken uygulamalarla karşılaşılmaktadır. Çin gibi daha kapalı ülkelerde ise sansür uygulamaları sosyal medya denetimi olarak tanımlanmaktadır. Sosyal medya denetiminin ifade özgürlüğüne engel olduğunu belirten hatırı sayılır çoğunlukta bir grup olduğu için demokrasi anlayışı yüksek devletler denetleme konusunda hassas davranırken, Çin gibi ülkeler direkt yasaklama hatta yorumları dahi denetleme yoluna giderek vatandaşların kendi kendilerine bile otosansür uygulamasına neden olmaktadır. Denetleme ihti-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1