Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

157 TBB Dergisi 2022 (160) Özgür BİYAN / Güneş YILMAZ konulması gerekliliği, Anayasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik söz konusu yasallık/kanunilik ilkesi, yalnızca temel kurucu öğelerin yasa ile konulmasını değil, aynı zamanda vergiden doğan ödev ve yöntem ilişkilerinin de verginin asli temel öğelerini tamamlayan öğeler olarak yasa ile düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır.7 Daha açık bir ifadeyle, vergilemede yasallık/kanunilik ilkesinin temel çerçevesi mali yük konulması, değiştirilmesi, kaldırılması kapsamında hukuk devletinde Anayasal bir güvence sunarken, aynı zamanda vergiden doğan ödev ve yöntem ilişkilerinin de yasal bir alt yapıda işlemesini sağlamaktadır. 8 Hal böyleyken gerek verginin asli/kurucu temel öğeleri, gerekse vergisel ödevleri ve yöntem ilişkilerini belirleyen temel öğeler topyekûn verginin yahut vergi ödevinin asli temel/ana kurucu öğelerini oluşturmaktadır9 ve tüm bu asli temel öğeler ile vergisel ödevleri ve yöntem ilişkilerini belirleyen tamamlayıcı öğeler, Anayasa bakımından yasa ile düzenlenmelidir. Bu bakımdan da “süre” unsu7 AYM’nin 2004 yılında verdiği bir kararda da belirtildiği üzere, “… bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olunmaması için vergiyi doğuran olay, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, yaptırım ve zamanaşımı gibi vergilendirmenin temel öğelerinin yasalarla belirlenmesi gerekir.” (AYM, E.2004/14, K.2004/84, RG. 22.10.2005 – 25974, https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr, (Erişim: 10.06.2021). Yine 2014 tarihli bir kararında da AYM, “Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olmaması için, vergilendirmede, vergiyi doğuran olayın ve vergilerin matrah ve oranlarının, yukarı ve aşağı sınırlarının, tarh ve tahakkuklarının, tahsil usullerinin, yaptırımlarının ve zamanaşımı gibi belli başlı temel ögelerinin kanunlarla belirlenmesi gerekir. Ancak, kanun ile her konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin olanaklı bulunmadığı durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya ilişkin konularda yürütme organına açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte düzenleyici idari işlem yapma yetkisi verilebilir.” AYM, bu açıklamaları ile hem asli temel öğelerin yasa ile düzenlenmesi gerektiği konusunda net tavır ortaya koymuş, hem de idareye ancak ve ancak asli temel öğelere ilişkin “açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte” idari düzenleyici işlem yapabileceği açıklamasında bulunmuştur (AYM, E. 2014/183, K.2015/122, R.G. 13.01.2016-29592, https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr, (Erişim: 11.06.2021). 8 Adnan Gerçek ve Diğerleri, “Vergilemenin Anayasal Temellerinin Çeşitli Ülkeler Açısından Karşılaştırılması ve Türkiye İçin Çıkarımlar”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 63, Sayı:1, 2014, s. 91. 9 Güneş, s.117-118; AYM 1989 yılında verdiği bir kararında temel kurucu/asli öğeleri, “… vergiyi doğuran olay, matrah ve oran öğelerinin vergiye dayanak oluşturduğunu…” vurgulamak suretiyle belirlemiştir (AYM E.1989/6, K.1989/42, 07/11/1989 RG tarihli kararı, https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr, (Erişim: 11.06.2021).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1