Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

173 TBB Dergisi 2022 (160) Özgür BİYAN / Güneş YILMAZ türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak” bir ya da birden çok farklı parametreye göre farklı fatura düzenleme sürelerinin idare tarafından belirlenebilmesini sağlayan hüküm, kanun yoluyla mükellefi, konusu, sektörü, miktarı gibi çok sayıda parametreye bağlı belirsizlikleri ihtiva ederek “eşitlik ilkesi” temelinde “şekli hukuki eşitliği” zedeleyecek bir sonuç yaratmayabilecektir. Nitekim sözü geçen çok sayıda parametreye göre yapılacak farklılıklar neticesinde ortaya çıkacak durumda olan herkes için söz konusu düzenleme, kapsadığı herkese eşit olarak uygulandığı müddetçe bir ihlal olmayacaktır. Elbette Anayasal düzlemde yasa koyucunun/yapıcının, sahip olduğu kişilerin veya durumların bazı özellikler yönünden benzerlikleri ve/veya farklılıklarına dayanan sınıflandırmaları yapabilme yetkisi gereği, tüm mükellefler için geçerli olan genel usul kuralını, kamu yararı gerekçesi ile (ve haklı neden olduğu varsayımı altında) kişiler, şeyler ve durumlar arasında sınıflandırmalar, ayırımlar yaparak farklılaştırma yoluna gidebilir ki, bahsi geçen bu yetki, eşitlik ilkesinin uzantısı olan ve nisbi eşitliği ifade eden, maddi hukuki eşitliği sağlaması varsayımı altında Anayasayı ihlal etmeyecektir. Bu açıdan VUK un ilgili maddesinde yapılan (Fatura Nizamı başlıklı 231. maddesinin (5) numaralı değişen bendi) “mal veya hizmet türü, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak” bir ya da birden çok farklı parametreye göre, farklı fatura düzenleme sürelerinin idare tarafından belirlenebilmesine” ilişkin eklemenin, “maddi hukuki eşitlik” açısından değerlendirilmesi, Anayasal eşitlik ilkesi bağlamında önem taşımaktadır44. Bu noktada, 44 Eşitlik ilkesinin vergilendirmeye ilişkin bağlantısını Anayasa’nın 73. maddesinde tespit edebilmekteyiz. Yine Anayasa Mahkemesi de 73. maddede yer alan mali güce göre vergilendirme ilkesini eşitlik ilkesi ile birlikte ele almakta ve değerlendirmektedir. Bir bütün olarak bakıldığında, verginin mali güce göre alınması, aynı zamanda eşitlik ilkesinin vergilendirmede uygulama aracıdır. Vergilendirmede eşitlik ilkesi, yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörmektedir. Buradan anlaşılıyor ki, “mali güç” bir “eşitlik veya eşitsizlik ölçütü” olarak değerlendirmelerde kullanılmaktadır. Dolayısıyla vergilendirmede, hukuksal durumun aynılığını belirleyen temel ölçü “mali güçlerin aynılığıdır” diyebiliriz (Ayrıntılı izah için bkz. Billur Yaltı Soydan, “Vergi Adaleti Kavramında Soyuttan Somuta: Türk Anayasa Mahkemesi Kararlarını Eşitlik, Özgürlük ve Sosyal Devlet Kavramları ile Okumak”, XIII. Türkiye Maliye Sempozyumu: Anayasal Mali Düzen, 14-16 Mayıs 1998, https://maliyesempozyumu.sakarya.edu.tr/sites/maliyesempozyumu/file/1372373051-13-turkiyemaliye-sempozyumu-pdf.pdf, s.85, (Erişim: 05.05.2021).; Joachim Lang (Çev: Fun-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1