Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

176 Fatura Düzenleme Süresi ile İlgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Verilen Yetkinin Anayasal ... gerekçelerinden çok fazla geniş bir yetkiyi idareye bırakmaktadır. Bu noktada yasa koyucu/yapıcı, örneğin, kanun gerekçesinde belirtildiği gibi, kanun maddesinde açıkça “akaryakıt sektöründe farklı bir fatura düzenleme süresi belirleme yetkisini (Cumhurbaşkanına) idareye vereceği bir düzenleme kaleme almış olsa idi, sınırlandırmasında “amaç ile ilgi” kurulabilirdi (üstelik belirlilik ilkesi açısından da ihlal ortadan kalkardı). Oysa kanun maddesinin konuluş amacını aşan nitelikte bir yetkinin idareye verilmesi durumu söz konusu olup, bu durummaddi hukuki eşitliğin sağlanmasında aranan ikinci ölçütü de karşılamamaktadır. Tespitimize yarayacak üçüncü ölçüt ise, kanun hükmünde sınıflandırma “nedensiz, haksız ve keyfi olmamalı”, “akla uygun, makul ve adil olmalıdır”. Eğer kanuni sınıflandırma ile amaç arasında akla uygun bir ilişki kurulabiliyor ise yapılan sınıflandırma Anayasa’ya uygundur denilebilir. Yukarıda bahsettiğimiz açıklamalar ve gerekçe, bu ölçüt açısından da geçerlidir diyebiliriz. Ayrıca madde hükmünde belirsiz sayıda parametreye bağlı değişiklik ile algoritmalar kurma yetkisi idareye verilmiştir ki, bu belirsizlikler keyfi düzenlemelere neden olabileceği gibi, uygulamada belki haksızlıklar ortaya da çıkarabilir ve verilen bu haddini aşan yetki için “makul ve uygun” olma durumu da ortadan kalkma tehlikesi içindedir diyebiliriz.45 SONUÇ “Süreler” konusu, hukuk dallarında önemli düzenlemeler arasındadır. Vergi hukuku açısından da temel konulardan biri olan ve kanunilik ilkesi bağlamında kanun yolu ile belirlenmesi esas olan süreler, öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine bağlı olarak hukuk devleti açısından kanunlarda açık olarak tespit edilmesi gereken konulardan biridir. Mükelleflerin uymakla yükümlü oldukları ödevlerine ilişkin de pek çok süre düzenlemesi ekseriyetle kanun yolu ile belirlenmiştir. VUK’un 14. maddesinde de sürelerin kanun ile belirlenmesi hususunun esas olduğu açık şekilde hüküm altına alınmıştır. 45 Tüm bu değerlendirme ve tespitlerimiz dışında, çalışma konumuzun eşitlik ilkesi bağlamında değerlendirilmesinde ele alabileceğimiz pek çok kriter/ölçüt ve konu olduğunu ve fakat bunların başka bir çalışmanın konusunu oluşturacak kadar geniş içerikte olduğundan burada yer vermeyi tercih etmediğimizi belirtmek isteriz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1