Background Image
Previous Page  11 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 521 Next Page
Page Background

Güle Güle Cengiz İlhan

10

stajyeri iken, sabah saat 8.30’da Karşıyaka’dan kalkan vapurla Pa-

saport iskelesine giderdim. Attila İlhan da o sırada

“Demokrat İzmir

Gazetesi”

nde çalışıyordu. Önce vapurda daha sonra yolda onunla

söyleşmek, dostluğunu kazanmak benim için doyulmaz bir onurdu.

Sonraki yıllarda Türkiye İşçi Partisi’nin İzmir’deki yöneticileri ara-

sında bulundum. Bu defa Attila İlhan’ın Türkiye soluna dönük eleş-

tirilerini ve Paris anılarını dinliyordum. Zaman zaman bazı düşünsel

farklılıklar içinde olsak da, Attila İlhan’ı hep ödünsüz ve kararlı bir

öncü olarak belledim.

Stajımı bitirdiğim 1961 yılında avukatlığa başladım ve Cengiz

İlhan’ı tanıdım. Cengiz İlhan, 1969- 1972 yılları arasında Türkiye Ba-

rolar Birliği’nin Kurucu Yönetim Kurulu üyesi ve Başkan Yardımcısı

görevlerinde bulunmuştu. 1974-1978 yıllarında da İzmir Barosu Baş-

kanı idi. O yıllarda benim Avukatlıktan daha başka uğraşlarım vardı.

Baro ile pek ilgilenmezdim. Genel Kurul günü gider, oyumu verir,

dönerdim. Aslında herkes böyle yapıyordu.

“Barocular”

denilen bir

avuç avukat arasında yürütülüyordu bu işler. Sonradan anladım ki,

bu arkadaşlar gerçekten başkalarının ilgilenmedikleri bir alanda öz-

veriyle çalışıyorlarmış. Özellikle avukatların SSK’na bağlanmaları,

Sosyal güvenlik kapsamına alınması için çaba veriliyordu. Cengiz

İlhan bu çalışmaların içinde etkili bir konumdaydı. Sonunda Cengiz

İlhan’ın TBB yönetiminde bulunduğu yıllarda çıkarılan Avukatlık

Yasası ile avukatların çok önemli olan bu eksiği giderildi, SSK kapsa-

mında emekli olabilmeleri sağlandı. Aynı yıllarda ben de Türkiye İşçi

Partisi’nin Genel Yönetim Kurulu üyesiydim. TİP’i temsil eden karar

organı, tüzüğüne göre, Genel Yönetim Kurulu’dur. Yeni Avukatlık

Yasası, eski avukatlara ayrıcalıklı emeklilik olanağı getirince, TİP bu

yasaya karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı ve anılan maddeler

iptal edildi. Ben de davanın açılması kararını verenler arasındaydım.

Çok eleştirilmeme neden olan böyle bir de çelişki yaşamıştım.

12 Mart darbesinden sonra tutuklandım. Yıl sonuna kadar An-

kara Mamak Askeri Ceza Evi’nde tutuklu kaldım. Sekiz ay sonra

ilk kez Mahkeme önüne çıkarıldığım 29 Aralık 1971 günü salıveril-

dim. Mamak koskoca bir askeri garnizon. Cezaevi de söylendiğine

göre tam ortasında. Nasıl girilip çıkılır, tutuklular bilmiyor. Neyse

ki, salıverilenlere bir iyilik yapıp hangi yolla memleketlerine döne-