

başkan’dan
Sevgili Meslektaşlarım,
Dün hukuka ve yargıya alkış tutanların bugün canımız yandı diye
bağırdıkları, dün canları yandığı için bağıranların bugün hukukun üstün-
lüğünden, yargının bağımsızlığından söz ettikleri, özetle hukukun ağır
yaralı olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Ben dergimizin bu sayısında hukuktan değil de, önce memleketimiz-
deki insan manzaralarına örnek olan iki romandan söz edeceğim, daha
sonra bu romanları güzel bir şiirle süsleyeceğim.
Kararsızların kararı, işleri şansa, kadere, yani oluruna bırakmaktır.
Kararı şansa, kadere, oluruna bırakmak, kişinin, kararın kendisinde va-
rolan varoluştan kendisini kurtarmasıdır.
The Dice Man
/
Zar Adam
adlı
romanında
Luke Rhinehart
tam da işleri şansa, kadere, yani zara bırakan
adamın öyküsünü anlatır.
Romanın kahramanı olan
Zar Adam,
günün birinde oturur, düşünür
ve tek bir karar verir. Bu karar, yaşamında vereceği bütün kararları zar
atışına, yani şansa, yani kadere bırakmaktır. Verdiği bu tek ve vazgeçil-
mez karar sonrasında,
Zar Adam
, yaşamında önemli saydığı kararlarla il-
gili olarak bir seçenekler listesi yapar ve karar verme durumunda kaldığı
her olayda eline zarı alır, sallar ve atar.
Zar Adam
’ın, verdiği ve uygula-
dığı bu kararı ile ilgili olarak yürüttüğü akıl, kişiliğinin bir çok yönünün,
çoğunluk kuralı nedeniyle diğer ayırt edici nitelikleri tarafından kesin
olarak bastırılmış olmasıdır. Oysa ki,
Zar Adam
, kendisini karar vermek
zorunda hissettiği her durumda, kararı zara bırakmak suretiyle, bedensel
ve ruhsal varlığının her bir parçasına varolma fırsatı tanıyordu.