

Başkan’dan
9
yargıçların karşısında değildir. Aksine bir iç mahkeme, daha doğru-
su bir iç muhakeme ile yüz yüzedir. Suçu varoluşsaldır. Ama bunun
ayırtında değildir. Bunun ayırtına vardığında, bununla yüzleşmekten
kaçınmak için bir yol olup olmadığını sorar rahibe. Rahip,
Joseph K
. ya
varoluşsal suçlulukla yüzleşmekten kaçınmanın mümkün olmadığını
söyler. Söylediklerinin inandırıcı olmasını sağlamak için ona bir hika-
ye anlatır. Hikayenin kahramanı olan adam yasanın içine girebilmek
için önüne geldiği kapıda karşılaştığı bekçiye yalvarır. Bekçi adamın
yalvarmalarını umursamaz ve kapıdan içeriye izinsiz giremeyeceğini,
ama izin de alamayacağını söyler adama. Belki de acıdığı için, içeri-
ye izinsiz de girebileceğini anımsatarak adama yol gösterir. Ama içe-
ride karşılaşacağı her kapıda bir bekçi bulunduğunu, bu bekçilerin
kendisinden dahi daha güçlü olduğunu söyleyerek uyarır adamı. Bu
uyarıdan etkilenen adam içeriye izinsiz girmeyi denemez ve bekler.
Sabırla bekler. İçeriye girebilmek için günlerce, aylarca, yıllarca, ha-
yatı boyunca bekler. Beklemekten bıkmamıştır, içeriye girebilmek için
izin alma umudunu yitirmemiştir ama artık yaşlanmış, sağlığı bozul-
muştur. Ölümüne yakın bekçiye merak içinde:
Yaşamı boyunca herkes
yasaya ulaşmaya çalışır. O halde bugüne kadar neden hiç kimse içeriye gir-
meye çalışmadı
? diye sorar. Bekçi merak içindeki adama yanıt olarak
der ki:
Bu kapıdan içeriye senden başka hiçbir kimse giremezdi, zira bu kapı
sadece senin için vardı. Ama artık kapıyı kapatıyorum.
Joseph K
. rahibin
anlattığı hikayenin vermeyi amaçladığı mesajı, ana fikri anlamaz ve
kapıdan içeriye girmek için başkalarından yardım aramaya ölünceye
kadar devam eder.
Hem
Joseph K
. ve hem de rahibinin anlattığı hikayedeki adam suç-
ludur. Sadece, yaşamını kendi ellerine almadığı, kendi yaşamını de-
ğil, başkalarının yaşamını yaşadığı, kendi kararlarını kendisi verme-
diği, yaşamı boyunca yapmak istediği şeyler için hep başkalarından
izin almayı beklediği, hareket etmediği, kendisine tahsis edilmiş olan
kapıdan içeriye girmediği için değil; kendisi ile hesaplaşmadığı, ken-
disini hiç sorgulamadığı, yaptığı hataların sorumluluğunu bizzat üst-
lenmeyip hep başkalarına yıktığı, bu hataların ayırtına vararak bunları
kendisi için bir yol gösterici olarak görmediği, suçunu kabul etmediği,
açılması için önünde yıllarca beklediği kapının, ancak suçunu itiraf et-
mesi durumunda açılacağını bilmediği için suçludur.