

10
Kadına, kadınlarımıza verdiğimiz değeri göstermek amacıyla bir
önemli adım daha atarak dergimizin bu sayısını kadınlarımızın sorun-
larına, kadın haklarına özgüledik.
Değerli Meslektaşların,
Erken dönem çalışmalarından olan “
Alman İdeolojisi
” isimli eser-
lerinde
Marks
ve
Engels
şunları yazar: “
Yönetici sınıfın fikirleri her çağda
egemen olan fikirlerdir; toplumda maddi güce egemen olan sınıf, aynı zaman-
da entelektüel güce de egemendir. Zihinsel üretim araçlarını elinde bulundu-
ran sınıf, zihinsel üretim araçlarının denetimini de hep elinde tutar.
”
Marks ve Engels
’in ideoloji kavramına açıklık getirmek amacıyla
yaptıkları bu tespitten hareketle kadın erkek ilişkilerini değerlendir-
diğimizde demek gerekir ki, çok eski günlerden bugüne kadar olan
süreçte ve neredeyse dünyanın tüm toplumlarında yönetici sınıf hep
erkekler olmuştur. İktidar olarak maddi gücü elinde bulunduran er-
kekler, entelektüel gücü de, zihinsel üretimi de, zihinsel denetim araç-
larını da her zaman ellerinde tutmuşlardır. Onun için tarihsel dünya,
tanıklık ettiği pek çok mücadelelerin yanı sıra kadınların cinsiyet eşit-
liğinin sağlanmasına yönelik mücadelelerine de tanıklık etmiştir.
Kadınların, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik mücadelele-
rinin tarihi oldukça eskidir. Bunların içinde tarihin yazımladığı önemli
isimler ve aşamalar vardır. Bunlara örnek olarak daha sonra giyotinle
idam edilen Olympe de Gouges’i ve onun 1791 yılında Paris’te, Fransız
Devriminin erken günlerinde yayınladığı
Kadın Hakları
isimli bir el bro-
şürünü, Amerikalı Judith Sargent Murray’ın 1790’da Massachusetts’te
yayınladığı
Cinsiyetler Arasındaki Eşitsizlik Üzerine
adlı eserini, feminist
düşünce için hala başat eser olarak kabul edilenMaryWollstonecraft’ın
Kadın Haklarının Savunusu
’nu sayabiliriz. Bu mücadelenin kayda değer
olanlarından birisi de hiç kuşkusuz 1850’li yıllarda kadın erkek eşitli-
ğini savunan ve kadınların oy hakkına sahip olmalarına yönelik talep-
lerini içeren
ilk-dalga feminizmi
olarak isimlendirilen eylemlerdir.