Background Image
Previous Page  14 / 453 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 14 / 453 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (117)

Elvin Evrim DALKILIÇ

13

lerin” toplum içindeki yerinde herhangi bir fark yaratmış gibi görün-

memektedir. Çünkü

“burjuvazi delilerle değil, delilerin üzerindeki iktidarla

ilgilenir. Burjuvazi suçluların ekonomik olarak büyük önem taşımayan ceza-

landırılmalarını ya da tekrar topluma kazandırılmalarını kesinlikle umursa-

maz. Buna karşın, suçlunun denetlenmesini, takip edilmesini, cezalandırılma-

sını, ıslah edilmesini sağlayan mekanizmaların bütününden, burjuvazi için,

genel ekonomik-siyasal sistemin içerisinde işleyiş kazanan bir yarar doğar”.

2

Söz konusu bağlamda 1789 sonrası çıkan düzenlemeler dikkatler-

den kaçmamalıdır. Fransa’da 1790 ve 1791 tarihli yasalar artık delilerin

tedbir altına alınmalarını idareye ve bunların ailelerine devretmekte-

dir. Ayrıca bu tarihlerden sonra tıp ile delilerin kapatılması uygulama-

sı birbirine yaklaşmıştır. Daha önceleri bulunmayan bir yapı bir başka

deyişle deliler için ayrı birimlerin kurulması da İngiltere ve Fransa’da

XVIII. yüzyılın sonuna rastlamaktadır.

3

XIX. yüzyıl ise bizleri daha önemli bir gelişmeyle karşılamaktadır.

Toplumdan ayrı kurumlar vasıtasıyla soyutlanan deliler, tıbbi deneyle-

rin de bir tür malzemesi konumundadır. XIX. yüzyılın sonunda deliler

artık ayrı bir bilim olarak ortaya çıkan psikiyatrinin de uğraş alanıdır.

XIX. yüzyılın sonunda deliliğe tedavi bulabilmek için hastalar üzerin-

de acı denemeler yapıldığı ve XX. yüzyıl başladığında ise psikanalizin

ilk olarak Avrupa ardından Amerika’da yer edindiği ifade edilmekte-

dir.

4

Ancak bu seyrin ilerleyen yıllarda olumlu bir çizgiye oturduğu-

İstanbul, 3. Baskı, Kasım 2000, s. 97-99, “İngiltere’de kapatmanın kökleri daha ge-

rilere gitmektedir. 1575 tarihli bir yasa ıslahevlerinden (İng. house of correction)

her kontlukta en azından bir tane kurulmasını hükme bağlamaktaydı. (…) Bunlar

birkaç yıl içinde Avrupa’nın tümünün üstüne atılan bir ağ haline gelmişlerdir.”

2

Michel Foucault, Toplumu Savunmak Gerekir, (çeviren: Şehsuvar Aktaş), YKY,

İstanbul, 3. Baskı, 2008, s.47

3

Michel Foucault, Deliliğin Tarihi, s. 661-665.

4

Arın Namal, “Psikiyatri Tarihçesi Işığında Ruh Hastalarının Zorla Tedavilerine

Etik Açıdan Genel Bir Bakış”, Türk Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Araştırmaları Yıllığı,

Arın Namal- Hanzade Doğan- Fatih Selami Mahmutoğlu (Eds.), Ekim 2011-2012-

2013, Vol. 4-5-6, s. 54. “Gustav Kolb (1870-1938), hastaların topluma yakın yaşama-

ları için en önemli adımı atan psikiyatr oldu. Hastaların bakıldığı kurumu, dışarıya

açtı. Psikiyatrik Aile Bakımı uyguladı. Erlangen’de oluşturduğu (1911-1934) “Açık

Bakım Sistemi”, daha sonra birçok klinik tarafından örnek alındı. XX. yüzyılın baş-

larında bir ruh hastası, kuruma yatırıldığında onun günün birinde taburcu edi-

leceği akla bile getirilmezdi. Kolb ayrıca bu kurumlardaki işleyişin kontrolü ile

ilgilenen mahkemelerin kurulmasını sağladı. Onun için “açık bakım”ın en önemli

yönü, taburcu edilen hastaların topluma mesleki ve sosyal bakımdan uyumuydu.

1930 ve 40’lı yıllarda trend tekrar bedensel terapilere yöneldi.”, s. 55-56.