

başkan’dan
Sevgili Meslektaşlarım,
1867-1956 yılları arasında yaşayan Fransız filozof ve edebiyat ada-
mı
Julian Benda
, hakikat duygusunu yitirmekle, siyasi ihtiraslarının
güdümünde olmakla, kendilerinin ve temsil ettikleri takımın çıkarları-
nı korumak adına, kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen,
kendilerinden farklı olan kişi ve kişilere karşı sonsuz bir kin ve nefret
beslemekle suçladığı aydınlar hakkında yazdığı “
Aydınların İhaneti
”
isimli kitabının önsözünde,
Tolstoy
’la ilgili şu çarpıcı ve gerçekten öğ-
retici anekdota yer verir:
Tolstoy, orduya katıldığında subaylardan birinin,
yürüyüşte sırayı bozduğu gerekçesiyle bir askeri dövdüğüne tanık olunca su-
baya, ‘Kendin gibi bir insana bu şekilde davranmaktan utanmıyor musun?
Hiç mi İncil okumadın?
’
der
.
Subay şöyle yanıt verir
:‘
Peki sen hiç mi Ordu
Tüzüğünü okumadın?’
Bu yanıtı, iktidar sahibi olanın vicdanını ele geçirmeye çalışan in-
sanın yüzüne daima bir şamar gibi ineceğini ifade etmekle birlikte, son
derece akıllıca bulan
Benda
, bu görüşünü şu şekilde gerekçelendirir:
‘
Maddi şeyleri elde etmeye çalışanların ve insanları maddi şeyleri elde etmeye
yöneltenlerin adalete, vicdana ve insafa gereksinimi yoktur
.’
Evet! Statüyü hedeflemiş, iktidara odaklanmış olanların, maddi
şeyleri elde etmeyi amaçlayanların, insanları maddi şeyleri elde et-
meye yöneltenlerin, adalete, vicdana ve insafa gereksinimleri yoktur.
Adalete, vicdana ve insafa gereksinimleri olmadığı için, bu konumda-
ki kişiler, başkalarının haklarına ve onurlarına saygılı olmazlar, kendi
kişisel çıkarları için meşru olmayan her dili, adil, ahlaki ve etik olma-
yan, kullanılmasına yasayla izin verilen ya da verilmeyen her türlü
aracı kullanırlar. Kendileri ile ilgili olarak anlatacak ve kabul görecek
öyküleri, becerileri, yetenekleri, donanımları olmadığı için, yüzeysel
bir iftira ve sözel bir şiddet olan hakarete, yalana ve küfre başvururlar.