Background Image
Previous Page  327 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 327 / 617 Next Page
Page Background

KKTC’deki Kişilik Hakları İhlallerinin Medya-Sermaye İlişkileri Perspektifinden Değerlendirilmesi ...

326

ken diğer bir boyutu daha göz önünde bulundurulmalıdır. Kişilik hak-

ları bir kere ihlâl edildiğinde onun tam anlamıyla telafisi her zaman

için mümkün olamamaktadır. Üstelik, gereken önleyici yöntemlerin

devreye sokulmaması durumunda da bu ihlâller devam edebilmekte

ve bir bireyin dahi kişilik hakkının ihlâl edilmesi tüm iletişim süreç-

lerinin zarar görmesine yol açabilmektedir. Bu zararların toplamının

ise -medyaya azalan güvenle birlikte- uzun vadede toplumsal yapıda

derin yaralar açma ihtimali her zaman için yüksektir. Dolayısıyla ma-

kalemizin bütünü göz önünde bulundurulduğunda, bireysel olarak

korunan ve tazmin edilen kişilik hakları ihlâlleri yanında bu toplum-

sal etkinin de tazmin edilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Bu konuya ilişkin önereceğimiz pratik bir yolun manevi tazmi-

nattaki caydırıcılık unsurunu ikiye katlaması dolayısıyla ayrıca etkili

olacağını düşünmekteyiz. Bu yolu, çevre hukukuna hâkim olan “kirle-

ten öder ilkesi”nden çıkarmak mümkündür. Çevreyi koruma amacıyla

söz konusu ilkenin daha işler biçimde hayata geçirilmesi için birçok

ülkede “ortak tazmin fonu” adı verilen fonlar oluşturulmuştur. Bunun

örneklerini İsveç, Norveç, Fransa, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde

görmek mümkündür. Bu fonların kaynağını ise özellikle çevreyi kir-

leten kuruluşlar oluşturmakta ve çevreyi kirletenden alınan bu para-

lar daha sonra yine çevrenin restore edilmesine harcanmak suretiyle

oldukça işlevsel bir sonuca ulaşılmaktadır.

39

Bu örneğin bir benzerini

ise kişilik hakkı ihlâllerine karşı oluşturmak oldukça mantıklı görün-

mektedir. Her ne kadar çevre hukuku örneğindeki fonun daha çok ku-

ruluşlardan alınan katkı payları şeklindeki biçimine rastlansa da, yine

de bu koruma yolunu kendi alanımıza uyarlamak mümkündür.

Bu korumanın sağlanması için, medya aracılığıyla kişilik hakkını

ihlâl edenden alınacak olan belli bir miktar paranın bir ortak tazmin

fonuna aktarılması ve daha sonra bu fonun medya yoluyla kişilik hak-

kı ihlâllerini engelleyici yöntemlerde kullanılması imkânı doğacaktır.

Özellikle bu fonların medyada etik ilkeleri hayata geçirecek projelerde

kullanılması iyi bir başlangıç olacaktır. Kişilik hakkı ihlâl edilenlerin

maddi ve manevi zararlarının tam anlamıyla tazmin edilemediği du-

rumlarda, bu fonlar aracılığıyla zararların karşılanmasını sağlamak

ise bu örneği belki de bir adım daha ileriye götürmemizi sağlayacaktır.

39

Nükhet Turgut, Çevre Hukuku, Ankara 1998, Savaş Yayınevi, s. 221-224.