Background Image
Previous Page  329 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 329 / 617 Next Page
Page Background

KKTC’deki Kişilik Hakları İhlallerinin Medya-Sermaye İlişkileri Perspektifinden Değerlendirilmesi ...

328

rak- mevcut bulunan iletişim kanalları arasında da izleyicinin yaygın

dağılımından dolayı, bu alanda da göz önünde bulundurulması gere-

ken ilkelerin başında gelmektedir.

Burada başka bir önemli konu da devletin, iletişim alanındaki

tekel veya oligopolü önlemeye çalışırken aldığı tedbirler neticesinde

tamamen kendine bağımlı bir medya yaratmaktan olabildiğince ka-

çınmasının gerekliliğidir. Aksi takdirde birkaç büyük sermaye grubu

tarafından oligopol haline getirilen medyaya karşı yapılan eleştirilerin

çok daha fazlası devlete yöneltilecektir. Günümüzde iletişim özgür-

lüğünden geri adım atmak kolay olmayıp, demokratik hukuk devle-

ti anlayışının normal seyrinde bu özgürlüğün sınırlandırılmasından

değil ancak genişletilebilmesinden bahsetmek mümkün gibi gözükse

de, hak ve özgürlüklerin kanunları yapma gücünü elinde bulundu-

ranların inisiyatifinde olduğu da unutulmamalıdır. Bu bakımdan dev-

let, özel sektörde olmayan bir güce sahiptir. Devlet sahip olduğu bu

gücü, gerek yayıncı gerekse de bireyler açısından iletişim özgürlüğü

lehine kullanmak zorundadır. Netice itibarıyla devlet, dış çoğulculu-

ğun sağlanabilmesi amacıyla gerekli düzenlemeleri ve denetlemeleri

(regülasyon) yapmakla mükelleftir.

Son olarak toparlamak ve bir tespitle bitirmek gerekirse, gerek

görsel ve işitsel iletişim özgürlüğünün, gerekse de bu bağlamda ifa-

de özgürlüğünün sağlanabilmesi için tüm dünyada devletlere her za-

mankinden daha büyük görevler düşmektedir. Neoliberalizm ve birey

ilişkisinin geldiği son nokta ve medyanın toplumları maniple edebil-

me amacıyla da kullanılabilecek bir güç olması, sermayenin, iletişim

araçlarına sahip olma iştahını her geçen gün arttırmakta, görsel ve

işitsel iletişim özgürlüğü ne yazık ki tekel ile oligopolün kıskacı arasın-

da sıkışmaktadır. Tekel ve oligopol genel itibarıyla çoğulculuğa karşı

galip gelmiş durumdadır ve şu anda da bunun sancıları fazlasıyla ya-

şanmaktadır.

Tümbu bahsettiğimiz noktalar, bizi tek bir noktada birleştirmekte-

dir. O da kişilik haklarına verdiğimiz anlama ve değere paralel olarak,

var olan koruma yollarının da daha işlevsel hâle geleceğidir. Bunların

yanında, kişiliği koruyan yeni yolların geliştirilmesi ise hukuksal ko-

runmayı daha da anlamlı kılacaktır. Bireyi, neoliberal akıl etkisindeki

medyaya karşı koruyan ortak paydalarda buluşmanın yolu özellikle