

402
Hukuk Devletinin Sonu
Yazının başına dönersek, hukuk devletinin göz kamaştıran parlak
ışığı tüm dünyada, son 15 yıldan beri iktidarları rahatsız etmeye baş-
ladı. Bir burjuva devrimi ürünü olan ‘hukuk devleti’, bizzat burjuva-
zinin şikayetçi olduğu mekanizma olarak görülmeye başlandı. İnsan
haklarındaki sürekli genişleme, egemenler için rahatsız edici boyut-
lara ulaştı. Yönetici kadro, sınırlayıcı kurallardan kurtulmak için fır-
sat kollar oldu. Terörün şiddetini artırarak küreselleşmesi, ekonomik,
siyasal ve kültürel anlamda toplumsal yaşamı tehdit eden olağanüs-
tü durumların gelişmesi ve yaygınlaşması, iktidarlara istedikleri bu
fırsatı verdi. Ya da bu amaçla kaotik ortamlar yaratıldı. Özgürlük /
güvenlik ikilemine göre genişleyip daralan insan haklarının hukuksal
sınırları güvenlik ihtiyacı öne alınarak belirlenir oldu. Böylece ‘devlet’
dediğimiz organizasyonun neye tekabül ettiğini daha belirgin olarak
görmeye başladık. Devletin normal dönemlerdeki yumuşak yüzünün
değiştiğini, dişleri olduğunu fark ettik.
Oysa hukuk, uygar ve barışçı bir toplumsal varoluşun temelidir.
Hukuk, temel hak ve özgürlüklerin üzerinde yeşerdiği bir zemin-
dir. İnsanlığın temel ihtiyacı olan özgürlük, eşitlik, adalet ihtiyacının
normlar sistemidir. Bu nedenle, ‘hukuk devleti’ nin dış dünyada ger-
çeklik kazanması; uygar, barışçı, akılcı, özgürlük, eşitlik ve adalet ih-
tiyacını karşılayan bir devlet görüntüsüyle mümkün olabilir. Bunun
da yolu, devletin doğru / sağlam bir insan hakları anlayışına uygun
davranmasından geçer. Bu açıdan bakıldığında hukuku, özgürlükle-
rin önünde bir engel, bir bariyer olarak görmek ve kullanmak müm-
kün değildir ve hukukun doğasına aykırıdır.
Aslında hukuk düzeni, devletin kendi düzenidir. Ama bu düzenin
nasıl işlediği üretim ilişkileri, iktidar ilişkileri ile şekillenir. Egemen
ideoloji, kendi değer yargılarını hukuk aracılığıyla topluma aktarır.
Fakat
‘’Hukuk devleti ‘herhangi bir hukukun devleti’ değildir, te-
melinde bir değerler ve ilkeler bütünü yatan bir hukukun devle-
tidir.’’
(Hukuk Devleti, Jacques CHEVALLIER, İmaj Yayınları, s.90)
Hukuk devletinde devletin, hukukun dışında ve üstünde meşru bir
varlığı olamaz. Devlet, varlık ve meşruiyetini hukuk ve adaletten alır.
Bu nedenle hukuk devleti, sadece kuralları olan bir devlet olarak da
anlaşılmamalıdır. Çünkü totaliter devletlerin de kuralları vardır. ‘
’ Fa-
şist devletin bir hukuk devleti olmamasının nedeni ‘devletin aşkın
bir gerçeklik olması, esasen en üstün gerçeklik olması, dahası, tek