

404
Hukuk Devletinin Sonu
mal’ dönemin kurallarının dışına çıkılması kabul görebilir. Ama bir
hukuk düzeni olağanüstülüğü de hesaba katarak kurulur, normale
dönmenin süreci, önceden tasarlanan ve sınırları yine önceden belir-
lenmiş hukuk düzeni içinde kalarak gerçekleştirilir. Çünkü burjuva
aydınlanma devrimi, yeni bir hukuk düzeni talep edip, insan hakları-
na saygılı bir hukuk düzenini kurgularken, ele geçirdiği devletin düze-
nine karşı da hukuk talebi olabileceğini düşünmemiş olamaz. Terörle
mücadelenin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Terörle mü-
cadele, hukuk düzeninin dışına çıkılmasının bahanesi olmamalıdır.
Kaldı ki, devletin terör yöntemleriyle benzeşmesi, devleti devlet yapan
temel değerlere aykırı düşeceğinden, devlet hukukun dışına çıkamaz.
Bu gibi durumlarda az hukuk, çok hukuk hesabı da yapılamaz. Tasar-
lanmış bir hukuk düzeninde, anayasal bir düzende, ‘olağanüstü’ ola-
rak tanımlanan düzenin hukuk sistemi neyi gerektiriyorsa, var olan
hukuk odur. Yine de var olduğu kadarıyla bu hukuk, insanın temel
haklarının ve insanlık onurunun sınırlarını çiğnemeye izin veremez.
Paralel iki çizgi birbirini hiç kesmez. Sonsuza kadar uzar gider.
Ancak gözümüz, belli bir uzaklıktan sonra paralel iki çizginin ufuk
noktasında birleştiğini sanır. Siyasal alan ile hukuk ilişkisi bu şekilde
bir görüntü verebilir. Bu nedenle hukukun başta politika olmak üzere
ekonomik, kültürel toplumsal bağlamda nereye oturduğunun nasıl bir
işlevi yerine getirdiğinin doğru şekilde tespiti gerekmektedir.
Sorunumuz hukukun başına neler geliyor kaygısı değildir. Asıl
kaygı duyulması gereken şey, hukukun başına bir şey geldiğinde
insanların ve toplumun başına neler geleceğidir!
Notlar:
1- Bu yazı 15 Temmuz darbe kalkışmasından önce yazılmıştır.
2- Bu yazının yazılmasında (Hukuk Devleti, Jacques CHEVALLI-
ER, İmaj Yayınları, 2010.) ve (Hukuk Devletinin Sonu Olağanüstü Hal-
den Diktatörlüğe Terörle Mücadele, Jean-Claude Paye,İmge Kitapevi,
2009. ) adlı kitaplardan yararlanılmıştır.