Background Image
Previous Page  224 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 224 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

Ş. Cankat TAŞKIN

223

rinden biri olarak belirtilebilir. Oysa, 1961 AY sisteminde, 15 üyeden

5’ini yargı organlarının doğrudan doğruya seçtiği düşünüldüğünde,

1961’deki AYM’nin hem karşılaştırmalı hukuktaki pek çok örneğinden

daha yetkin bir AYM öngördüğü hem de 1982 AY’nın gerek 2010 deği-

şikliği öncesindeki gerekse 2010 sonrasındaki sistemine göre, oluşum

açısından,

“daha meşru ve daha demokratik”

olduğu da belirtilebilir.

Ayrıca, AYM’nin yapılan değişiklikle 17 üyeden oluşuyor olması,

iki daire şeklinde çalışması, bireysel başvuruları da karara bağlaya-

cak olması, yüce divan görevinin de AYM’de kalıyor oluşu da dik-

katle değerlendirilmelidir. Öyle ki iki daire şeklinde çalışmada hangi

görevlerin hangi dairelere verileceğinin kuruluş kanununda da açıkça

belirtilmemiş olması ciddi bir eksikliktir. Bireysel başvuruların AYM

tarafından değerlendirilmesi de özünde olumlu bir gelişme olmakla

birlikte, başvuruların sadece AİHS’te öngörülen haklarla sınırlandı-

rılması da kanımızca eksikliktir. Ancak bireysel başvurular nedeniy-

le AYM’nin çalışamayacak duruma gelebilecek olması da büyük bir

risktir. Ne var ki bu riskin Kuruluş Kanunu ile giderilmiş olduğunu

söylememiz de mümkün değildir.

AYM’nin aynı zamanda yüce divan görevini de yürütecek olma-

sını doğru bulmadığımızı belirtmeliyiz. Zira, yüce divan yargılaması

özelliği olan bir yargılamadır ve ceza hukuku ile ceza muhakemesi ku-

rallarının titizlikle uygulanması gerekmektedir. Durum böyle olunca,

“hukukçu olmayan”

üyelerin de bulunduğu bir mahkemenin yapacağı

ceza yargılamasının ne kadar adil ve hakkaniyete uygun olacağını tar-

tışmak gerekir. Ayrıca, verilen karara karşı bir tür

“karar düzeltme”

gibi

düşünülebilecek olan

“yeniden inceleme başvurusu”

yapılması da AİHS

anlamındaki ceza yargılamasındaki iki derecelilik kuralına aykırılık

oluşturmaktadır. Zira, temyiz incelemesini üst kurul değil, AYM’nin

kendisi yapmaktadır. Bu durumda, yapılması gereken yüce divan gö-

revinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na verilmesi; buradan çıkacak

kararlara karşı da Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile AYM’nin hukuk-

çu (hatta ceza hukukçusu) üyelerinden oluşan bir büyük kurula itiraz

hakkı tanımaktan geçmektedir.

Üyelerin görev süresinin 12 yılla sınırlandırılmasını doğru bul-

makla birlikte, üyelerin üçte birinin veya dörtte birinin 3’er veya 4’er

yıllık süreler dahilinde yenilenmiyor oluşunu önemli bir eksiklik ola-