Background Image
Previous Page  223 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 223 / 465 Next Page
Page Background

2010 Anayasa Değişikliklerinden Sonra Türk Anayasa Mahkemesinin Yapılanması

222

TBMM’nin seçeceği üyelerin yüksek yargı veya cumhurbaşkanı tara-

fından seçilmesinin sağlanmasıdır. Böyle bir durumda ise, TBMM’nin

“seçemediği”

üyelerin yüksek yargıya seçtirtilmesi hem daha demok-

ratik olacak, hem de cumhurbaşkanı ile aynı siyasi eğilimde olan bir

parlamentonun

“kasten”

uzlaşma aramayarak

“kendisinden”

olan cum-

hurbaşkanına üye seçtirtmesinin önüne geçecektir.

Ayrıca, AYM’ye TBMM tarafından seçilecek olan üyelerin daha

sağlıklı seçilmesi için adayların daha öncesinden kamuoyuna tanıtıl-

ması, özgeçmişlerinin tüm kamuoyuyla paylaşılması yararlı olacaktır.

Yine seçim barajının düşürülmesi de TBMM’de daha çok siyasi eği-

limin temsil edilmesini sağlayacağı için, TBMM tarafından seçilecek

olan üye üzerinde daha fazla siyasi partinin etkin olması sonucunu

doğrucaktır. Hatta bizce en doğru çözüm TBMM’nin seçeceği üyeler

bakımından yukarıda ayrıntılı olarak incelediğimiz

“Macaristan”

siste-

minin benimsenmesidir.

TBMM’nin sadece Sayıştay kontenjanından üye seçmesi yöntemi

de değiştirilmeli, bunun yerine yüksek yargının doğrudan üye seçme-

si sağlanmalıdır.

TBMM’nin

“avukatlar”

arasından yapacağı seçimde

“baro başkan-

larının”

önereceği adaylar arasından yapacağı seçim usulü yerine TBB

Genel Kurulu’nun önereceği adaylar arasından seçim yapması, hatta

daha iyisi, TBB Genel Kurulu’nun AYM’ye doğrudan doğruya üye

seçmesi kanaatimizce en doğru yoldur. Ancak bu seçimde, seçilecek

olan avukatların diğer genel koşulların yanı sıra, en azından yüksek

lisans, hatta doktora düzeyinde eğitim almış; bilimsel çalışmalar yap-

mış ve bilimsel çalışmalar yayınlatmış olması şartı aranmaldır.

Cumhurbaşkanının 14 üye seçmesi, Türk Anayasa sisteminde za-

ten çok güçlü yetkilerle donatılmış olan cumhurbaşkanının daha da

güçlenmesi anlamına gelmektedir. Hele ki 2010 değişikliği, 2007 de-

ğişiklikleriyle birlikte yorumlandığında, Türkiye’nin bundan sonraki

süreçte olası bir yarı-başkanlık veya başkanlık sistemine geçmesi du-

rumunda anayasa yargısının ne kadar siyasallaşacağı (hatta kişiselle-

şeceği) tartışmalardan uzak bir noktadadır.

Diğer yandan, AYM’ye yargı organları tarafından doğrudan doğ-

ruya üye seçilememesi de 2010 değişikliklerinin önemli eksiklikle-