Background Image
Previous Page  535 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 535 / 537 Next Page
Page Background

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

534

kadarlık bir ceza verilmiş olması kabul edebileceği merak konu-

sudur. Başka bir deyişle, başvurucunun mağdurluk statüsü, polis-

lere verilen cezanın ağırlığına mı dayanmalıydı? Bana göre cevap

“hayır”dır.

8. Bu, ek olarak tazminat ödenmesi gereği sorununu bırakmakta ve

başvurucu tarafından açılan idarenin sorumluluğuyla ilgili da-

vanın etkililiğini şüpheye düşürmektedir (bk. parag. 126 ve 127).

Bu noktada iki gözlemim var: (a) başvurucu ulusal düzeydeki

tazminat davasını, Mahkeme’ye yaptığı başvurunun Hükümete

iletilmesinden ve adli yardım talebinin kabul edilmesinden son-

ra, yani iddia konusu zararın doğmasından üç yıl sonra açmıştır,

ve (b) ulusal mahkemeler önündeki dava henüz devam etmekte

olup, bu hukuk yolunun etkililiğine veya çıkacak olan sonucuna

zarar vermenin gereği yoktur. Ayrıca başvurucunun manevi taz-

minata hükmedilmesini istememiş olması da çok anlamlıdır (bk.

parag. 190).

9. Kararın hüküm fıkralarınının hangi yararlı amaca hizmet ettiği

konusunda da bir sorun doğmaktadır. Son tahlilde, Büyük Daire

çoğunluğu, Alman mahkemelerinin, yani Frankfurt Bölge Mahke-

mesi ile Federal Anayasa Mahkemesinin, 2003 ve 2004 yıllarında

verdikleri üç kararda açıkça ve hiç tartışmaya yer bırakmayacak

şekilde kabul ettiklerini onaylamakla yetinmiştir. Çocuğun nere-

de olduğunu açıklaması için işkenceyle tehdit edilmiş olan başvu-

rucu,

Sözleşme’nin 3. maddesinin yasakladığı insanlıkdışı muamele

ye

tabi tutulmuştur (bk. yukarıda parag. 131). Bu açık konu hakkında

hepimiz, yani ulusal yargısal makamlar, Hükümet, başvurucu ve

Mahkeme’nin yargıçları hemfikiriz.

10. Sonuç olarak bu sonkarar, başvurucuya bir adil karşılık hükmü

bile vermeyecektir.