Background Image
Previous Page  11 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 417 Next Page
Page Background

2013-2014 Yargı Yılı Açılış Konuşması

10

Öte yandan, hâkimler ve savcılar birbirine yaklaşır ve savunma

makamından uzaklaşırsa, muhakemede gerçeğe ulaşılmasının vazge-

çilmez koşulu olan

“hiç kimse kendi davasında hâkim olamaz”

ilkesi özün-

den ihlal edilmiş olur. Çünkü sıfat olarak iddia eden ve yargılayan ma-

kamlar birbirinden ayrı gibi görünse de uygulamada meydana gelen

fiili yakınlaşma ve hatta birleşmeler, iddia makamının aynı zamanda

fiilen yargılama yapıp hüküm vermesi sonucunu doğurur.

Hâkimlerin tarafsız ve bağımsız olmaları ne kadar önemliyse ka-

nun koyucu veya idari makamların yerine geçerek yasama organı ya

da hükümet gibi davranmaları da kabul edilemez. Başka bir anlatımla,

devlet içinde ayrı devletler olmaz; yargı mensuplarının devletin için-

den veya dışından kimi yapılarca

“benim hâkimim”

,

“senin hâkimin”

diye sınıflandırılması izah dahi olunamaz. Bu tartışmaların yapıldığı

bir ülkede hiç kimsenin hukuki güvenliği kalmaz. Adalet mülkün te-

meli ise, mülk temelsiz kalır.

Adil yargılanma hakkının vazgeçilmez koşulu, bağımsız, etkili, do-

layısıyla yargının kurucu unsuru niteliğini taşıyan bir

“savunma”

nın

varlığıdır. Savunma makamının diğer iki makam karşısında güçsüz

bırakılması ve adalete ulaşılmasını sağlamakta vazgeçilmez işlevinin

diğer iki makam tarafından içselleştirilmemesi durumunda da, iddia

makamının ileri sürdüğü tezin karşısına etkili bir anti tez çıkarılamaz.

Bu durumda yargılamada gerçeğe ve adalete ulaşılması beklenemez.

Böyle bir yargılamada, suçlu suçsuzdan, doğru yanlıştan ayrıla-

maz. Varılan sonuç,

“gerçek”

değil, mahkemelerin veya mahkemeleri

etkileyen güçlerin gerçek olarak göstermek istedikleri bir aldatmaca-

dan ibaret olur.

Ülkemizde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun hâkim ba-

ğımsızlığını, hâkim ve savcı teminatını sağlayamadığını tespit etmek

zorundayız. Öte yandan yapıldığı söylenen reformlara rağmen, adil

yargılama sorununun köküne henüz inilmemiş, belki de inilmek is-

tenmemiştir. Üzülerek belirtmeliyiz ki hâkim ve savcılar aynı yerde

staj eğitimi görmenin, aynı makam tarafından özlük işlerine bakılıyor

olmasının, aynı lojmanlarda kalmalarının, adliyelerde keyfi bir şekil-

de avukatlara kapatılan özel kapılardan geçmenin, özel asansörlere

binmenin, komşu odalarda oturmalarının ve iki meslek grubu arasın-

da kolaylıkla geçiş olmasının etkisiyle, kendilerini, birbirlerine yakın,

hatta özde aynı görmekte, avukatları ise kurucu unsur olarak kabul