Background Image
Previous Page  408 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 408 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Erkan ŞENSES

407

sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalan-

dırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine

kadarı indirilerek hükmolunur.”

Madde metninden de anlaşılacağı üzere

sınırın kasten aşılması hali 26 ncı maddedeki korunmadan faydalan-

mayı getirmez aksine ceza sorumluluğunu gündeme getirir.

Yargıtay da verdiği kararlardameşru savunma sınırını tayin etmiş-

tir. Yargıtay konuyla ilgi verdiği bir kararda, sınırı tayin ederken kul-

landığı ölçütler sayılmıştır. Buna göre

“TCY.nın 50. maddesinde düzen-

lenen, yasal savunmada zaruret sınırının aşılmasından sözedilebilmesi

için,

failin iradesinin savunmaya yönelik olması ve kendisini veya üçüncü

kişileri savunma zaruretinde bulunması gerekir. Örneğin, failin kar-

şılaştığı koşullarla uygun olmayan araçlarla kendisini savunması veya

saldırıyı etkisiz hale getirdikten sonra da savunma ve tepkilerinde ıs-

rar etmek suretiyle aşırılığa

kaçarak zaruret

sınırının aşılması hali gibi...

Zaruret sınırının aşılıp, aşılmadığı belirlenirken, failin o anda içinde

bulunduğu ruh halinin

gözönünde bulundurulması gerekmektedir”

.

Ancak Yargıtay’ın bu ölçütlere çoğu kararda

34

35

uyarken bazı ka-

34

“Sanık ve maktulün olay gecesi alkol alarak sohbet ettikleri sırada sebebi belli ol-

mayacak şekilde aralarında çıkan tartışma sırasında, maktulün tabancasını çekip

sanığa ateş ederek sağ kol ve sol göğüs cilt altından yaraladığı, yaralanıp yere

düşen sanığın da kendi üstündeki silahı çekip maktule doğru 6 el ateş ederek

maktulü öldürmesiyle sonuçlanan olayda; sanığın kendine yönelik saldırıya karşı

savunmada bulunurken daha az bir atışla yetinmesi yerine, çok sayıda ateş ede-

rek savunma sınırını kastı olmaksızın aşması nedeniyle 5237 sayılı Yasanın 27/1,

22/3. Maddesi delaletiyle 85. Maddesinden mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde

hüküm kurulması..” Y. 1 CD E. 2006/5834, K. 2007/4280, T.30.05.2007,

www.kazan-

ci.com

(Erişim Tarihi:12.05.2013).

35

“olaydan önceki tarihlerde sanığın İzmir’deki işyerinde kısa bir süre çalışan ölen

Gündüz Güler’in, sanığın Ankara’daki tesisinde gasp yapmayı düşündüğü, diğer

sanıklar Remzi Kılıç ve Reşat Kaya’ya bu tesislerde iş bulacağını söyleyerek, onları

Ankara’ya gitmeye razı ettiği, sanık Murat Bağlam’ın ticari otosu ile Erzurum’dan

Ankara’ya gitmek üzere 2.500.000 liraya anlaştıkları, olay günü sabahleyin sanık

Recep Kızılırmak’ın tesislerine geldikleri, sanık Murat’a dışarıda beklemesini

söyleyip, ölen Gündüz Güler ve iki arkadaşı Recep Kılıç ve Reşat Kaya’nın sanık

Recep’in bürosuna girdikleri, sanık Recep’in öleni kucaklayıp öptüğü, ve neden

geldiğini sorduğu, ölenin özel olarak görüşmek istediğini söylemesi üzerine, işçisi

tanık Yasin Yıldız’ı dışarı çıkardığı, bunun üzerine ölen Gündüz’ün, sanık Recep

Kızılırmak’a beni öldürtecekmişsin diyerek bıçak çektiği ve kalçasına dayadığı;

sanık Recep’in böyle bir şey olmadığını söylemesine rağmen, kasada ne kadar

para var diyerek, kasayı açmasını istediği, bunun üzerine sanık Recep’in kasayı

açarak, aldığı ruhsatlı tabancası ile rastgele yere doğru ateş etmeye başladığı, bu

sırada, bir merminin Gündüz Güler’in karnına isabeti sonucu ölümüne sebep ol-

duğu, sanık Recep Kızılırmak’ın olay sırasındaki ruhi durumu, ölenin yanında ta-

nımadığı iki kişi bulunduğu halde, kendisine yönelik bıçaklı saldırısı sırasında, bu

saldırının boyutunun ne olabileceğini öngörebilecek bir durumda olmaması bera-

at eden sanıkların beyanına göre isteseydi üçünü de öldürebilecek durumda iken