Previous Page  29 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 29 / 417 Next Page
Page Background

28

Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuruda Kabul Edilebilirliğe Dair Bir Usul Sorunu ...

barıyla bu makam ve merciler önünde ileri sürülüp bu hususta dik-

katlerinin çekilmesi zorunludur. Bireysel başvuru kurumunun ikincil

nitelikte bir başvuru yolu olması nedeniyle AYM daha önce çözüm-

lenememiş temel hak ihlallerini ele almakla görevlidir.

64

. Bu neden-

le, başvurucu temel hak ihlali iddiasını AYM önüne taşımadan önce

diğer makamlar önünde özü itibariyle ileri sürmelidir.

65

Bu şekilde,

ilgili makamlara öncelikle ihlal iddialarını ele alma ve çözüm getirme

imkânı sunulmalıdır. Başvurucu, ihlal iddiasında bulunduğu temel

hakkı doğrudan doğruya ifade edebileceği gibi, bu hakkın düzenlen-

diği Anayasa hükmünü veya AİHM hükmünü ifade etmesi de yeterli

olacaktır.

66

Örneğin, bir idari işlem nedeniyle temel hak ve hürriyet-

lerinin ihlal edildiğini iddia eden kimse idari yargı mercileri önünde

yargılamalar esnasında bu durumu ve dayanağı temel hakları da mah-

kemenin bilgisine sunmalıdır. Başvurucu, şikâyetlerini ayrı ayrı dile

getirmek durumundadır. Bireysel başvuru esnasında, başvurucunun

64

Bkz. Aynı yönde, Robin C. A. White, Clare Ovey, a.g.e, s.35, Sami Sezai Ural, a.g.e,

s.136.

65

AYM bir kararında, başvurucunun Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı

dava sonucunda maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet

ücretine hükmedilmesinin adil yargılama hakkının ihlali olduğuna dair şikâyetini

incelemiştir. Mahkeme, başvurucun ilgili ilk derece mahkemesi kararının bozul-

ması amacıyla temyiz ve karar düzeltme taleplerinde bulunurken vekâlet ücreti

yönünden bir talepte bulunmadığını, bu nedenle başvuru yollarının tüketilmedi-

ğini belirtmektedir. Bkz. AYM Kararı, 2013/6314(Tayyibe Özkantaş), par.38-41.

AYM bir başka kararda ise

başvurucunun, Mahkemece hükmedilen tazminat ve

alacaklara en yüksek banka mevduat faizinin uygulanmamasının adil yargılanma

hakkını ihlal ettiğine ilişkin şikâyetini incelemiştir. Mahkeme kararda şu ifade-

lerde bulunmuştur: Her ne kadar, mülga 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde

kıdem tazminatının en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline karar verilmesi

gerektiği hüküm altına alınmışsa da başvurucu, ıslah dilekçesinde faiz talebinde

bulunmadığından, kanun gereği taleple bağlı olan Mahkemece, ıslahla artırılan

miktara faiz uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, başvurucunun ıslah di-

lekçesindeki talebine uygun olarak karar verildiği görülmektedir. Başvurucu bu

anlamda, ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiaya ilişkin olarak yargılama

sırasında talepte bulunmadığı için yargısal yollar usulünce tüketilmemiştir. Bkz.

AYM Kararı, 2013/7204 (Mümin Meriç), par.38-39.

66

AİHM, Glasenapp/Almanya kararında bu konuyu incelme imkânı bulmuştur.

Yerel makamlar, başvuranın AİHS’nin ifade hürriyetine dair 10. maddesini ifade

etmediği gibi, Alman iç hukukunda ifade hürriyetini koruyan StGG 5. madde-

sini de dile getirmediğini başvurunun kabul edilemez olduğunu iddia etmişler-

dir. AİHM, başvurucunun ilgili maddeleri açıkça ifade etmese bile, özü itibariyle

şikâyetini sunduğunu belirterek itirazı reddetmiştir. Bkz. David Szymczak, La

Convention Europénne des Droits de l’Homme et le Juge Constitutionnal Natio-

nal, Publication de l’Institut International des Droit de l’Homme, Bruylant, Brük-

sel, 2007, s.260.