Previous Page  19 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 19 / 497 Next Page
Page Background

18

İnsan Hakları Hukukunun Pozitivist Yönünü Oluşturan İlgili Uluslararası Antlaşmaların ...

primary concern of the actual international law. On the other hand

there is another approach aiming to demolish this perception. Fe-

minist approach has not only been aiming the protect women, but

also intending to strenghten the status of women to men. Nonete-

heless application of a restricted human rights law and a superficial

equality of women and men present obstacles on the purposes of

the feminist approach. However, considering human rights lawwith

the method of teleological interpretation eases to strenghten the

status of women. Therefore it is the key point, to assess whether

the systems established by the universal and regional conventions

for the protection of fundamental rights and freedoms expand or

restrict the effects of feminism, on demystifying the perspective of

international law on women.

Keywords:

International Human Rights Law, Fundamental

Rights and Freedoms, Rights of Women, Feminist Approach

GİRİŞ

İnsan haklarının uluslararası hukuktaki gelişimi 1945 yılından son-

ra gerçekleşmiştir. Bu tarihten önce birey, devletle olan bağı çerçeve-

sinde ele alınmakta olup bireyin hakları devletin haklarından bağımsız

şekilde değerlendirilmemiştir. Devletler, egemenliklerine günümüz

hukuk anlayışında kabul edilenden daha sıkı ve katı bir bakış açısıyla

yaklaşmıştır. Bu sebeple bireyin uluslararası hukukta başlı başına bir

aktör olup hem vatandaşlığında olduğu devlete hem de yabancı dev-

letlere karşı haklara sahip olması, uluslararası hukuk bakımından de-

ğişimin en önemli unsurunu oluşturmuştur. Bu yapılanma içerisinde

kadının etkinliğini arttırması ise bahsedilen sürecin ayrı bir boyutunu

ortaya koymaktadır. Ulusal hukuk düzenlerinde kadının sahip olduğu

hakların sayısındaki ve niteliğindeki artış ve değişimlerin uluslararası

hukuka yansıması biraz daha geç olmuştur. Söz konusu gecikme, fe-

minist teorilerin uluslararası hukuk alanında 1990’lı yılların başların-

dan itibaren tartışılması sonucunu da beraberinde getirmiştir.

İnsan hakları hukukuna ilişkin gelişmeler, her ne kadar yirminci

yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendisini göstermiş olsa da etkin-

liğini esas olarak yirminci yüzyılın sonlarına doğru artırmaya başla-

mıştır. Feminist teori de bu etkinliğin bir yansıması olarak yirminci

yüzyılın sonlarında uluslararası hukuk bakımından ele alınmaya baş-

lamıştır. Yalnız feminist teori sadece uygulanacak uluslararası hukuk

kurallarının kadının sahip olduğu özellikler çerçevesinde nasıl şekille-