Previous Page  25 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 25 / 497 Next Page
Page Background

24

İnsan Hakları Hukukunun Pozitivist Yönünü Oluşturan İlgili Uluslararası Antlaşmaların ...

İnsan hakları hukukunun bu yönleri dikkate alınmakla beraber,

önemli bir sorun da ortaya çıkmaktadır. O da uluslararası antlaşma-

larla düzenlenenler dışında temel hak ve özgürlüklerden bahsedilip

bahsedilemeyeceği olmaktadır. Zira bir uluslararası antlaşma ancak

kendi içeriği çerçevesinde uygulanır. Metinde düzenlenenden daha

fazla yahut daha eksik bir uygulamadan bahsedilemez. Ancak konu

insan hakları hukuku olduğunda evrensel ya da bölgesel bir ulusla-

rarası antlaşmanın konusunu oluşturmayan bir hakkın insan hakları

kapsamına girip girmeyeceğinin cevabı kesin olarak ortaya konama-

maktadır.

Bu noktada tartışılması gereken en önemli sorunlardan birisi te-

mel hak ve özgürlüklerin evrensel niteliğidir.

19

Zira bir temel hak ve

özgürlük insan haklarına ilişkin bölgesel bir uluslararası antlaşmanın

konusunu oluşturmakla birlikte evrensel bir uluslararası antlaşmada

yer almadığında, söz konusu temel hak ve özgürlüğün evrensel bir ni-

teliğinin bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ne şekilde yaklaşılması

gerektiğinin belirlenmesi önemlidir. Uluslararası insan hakları huku-

ku evrenselliğe ilişkin çok çeşitli yaklaşımları farklı uluslararası hukuk

belgelerinde ortaya koymaktadır. İHEB, her türlü temel hak ve özgür-

lüğü göz önünde bulundurarak bütün insanlar için ulaşılması gere-

ken ortak bir standarttan bahsederken, MMSHS ve MESKH temel hak

ve özgürlüklerin insan onurundan kaynaklandığını ifade etmektedir.

Bununla birlikte yine aynı metinler temel hak ve özgürlüklerin belirli

şartlar altında sınırlarının öngörülebileceğini de hüküm altına almak-

tadırlar.

20

UAD, temel insan haklarının görmezden gelinmesinin, BM

19

II. Dünya Savaşından sonra kabuk değiştiren uluslararası hukuk, insan haklarına

ilişkin uluslararası antlaşmalar yürürlüğe sokulmadan önce de insanı dikkate al-

maya başlamıştı. Şöyle ki amacı devletlerarası uyuşmazlıkları çözmek olan Ulus-

lararası Adalet Divanı (UAD) dahi inşa hayatına dikkat çekmeye başlamıştır. Her

ne kadar doğrudan temel hak ve özgürlüklerin evrensel niteliğine atıf yapmasa da

1949 yılında Corfu Kanalı Davasında UAD’nin varmış olduğu sonuç, devletlerin

insanların hayatlarını kaybetmesine neden olan davranışlarından sorumlu ola-

cakları yönünde olmuştur. (The Corfu Channel Case (United Kingdom of Great

Britain and Northern Ireland v. Albania), Merits, 1949 ICJ Rep., para. 23.) Divan’ın

daha sonraki kararlarında (Barcelona Traction ve Diallo Davaları) daha ilerici ve

konunun özü bakımından dikkate alınabilecek hususlara vurgu yapılmışsa da,

Corfu Kanalı Davası’nın açtığı yol bakımından özel bir yeri bulunmaktadır.

20

Michael Freeman, “Universalism of Human Rights and Cultural Relativism”, in

Routledge Handbook of International Human Rights Law, Scott Sheeran and Ni-

gel Rodley, London/New York: Routledge, 2014, s. 50, 51.