Previous Page  27 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 27 / 497 Next Page
Page Background

26

İnsan Hakları Hukukunun Pozitivist Yönünü Oluşturan İlgili Uluslararası Antlaşmaların ...

antlaşmalarla düzenlenmeyen bir temel hakkın insan hakları hukuku-

nun konusunu oluşturduğunun bir uluslararası mahkeme kararında

yer almasının mevcut durumun tespitini mi yoksa yeni bir uluslararası

bir hukuk kuralının yaratılması sonucunu mu doğuracağı tartışmaya

açıktır. Aynı şey bir uluslararası antlaşmada temel hak ve özgürlük

olarak düzenlenen bir hususun, bir diğer uluslararası antlaşmada dü-

zenlenmemesi durumunda da söz konusudur. Yani uluslararası ant-

laşmalar ile oluşturulmaya çalışılan düzen yeterli olamamaktadır.

Kadın hakları da insan hakları hukukuna ilişkin bahsedilen sıkın-

tılardan etkilenmektedir. Kadınların sahip oldukları özellikten ve dün-

ya üzerinde kadınların maruz kaldığı ayrımcılıktan dolayı oluşturulan

uluslararası antlaşmalar da bulunmaktadır. Ancak bu antlaşmalar son

derece sınırlıdır. İnsan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmalarda ve

diğer uluslararası antlaşmalarda insan haklarının korunmasına dair

hükümler çoğu zaman cinsiyet farkı gözetmeksizin oluşturulmaktadır.

Bu hükümlerin uygulanmasında, kadının, üzerinde durulan yönleriy-

le dikkate alınmaması durumunda ise önemli sıkıntılar doğmaktadır.

Zira bu şartlar altında söz konusu haklar kadını ikinci plana iten, er-

keği ön plana çıkaran bir niteliği ortaya koymaktadır. Hâlbuki yukarı-

da da belirtildiği üzere insan hakları hukukunun konusunu oluşturan

temel hak ve özgürlükler, yalnızca uluslararası antlaşma metinlerine

hasredilemez. Temel hak ve özgürlüklerin kadın ekseninde ayrıca ele

alınması gerekmektedir.

23

Zaten uluslararası antlaşmalara ilişkin yo-

rum kurallarının özel olarak ele alındığı ve farklı yöntemlerin kullanıl-

bulunduğuna yönelik genel kabul yatmaktadır. Bununla birlikte normatif bir ya-

pının ve söz konusu yapının içinde yükümlülüklerin erga omnes niteliğinin ka-

bul edilmesi uygulamayı tek başına istenen düzeye taşıyamamaktadır. Zira insan

hakları hukukunun pozitif yönünü oluşturan uluslararası antlaşmalar sistemi yer

almaktadır. Bu anlamda iki yönlü bir ilişki söz konusudur. Bir yönüyle pozitif

yükümlülüklerin meşruiyetini sağlayabilmesi için normatif yapıyla uyumlu ol-

ması beklentisi, diğer yönüyle de normatif yapının etkinliğini sağlayabilmesi için

pozitif uluslararası hukuka ihtiyaç duyması insan hakları hukukunun etkinliğinin

önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. (Willy Moka-Mubelo, Reconciling

Law and Morality in Human Rights Discourse – Beyond the Habermasian Acco-

unt of Human Rights, Cham: Springer, 2017, s. 82.)

23

Bkz. Fleur Van Leeuwen, “ ‘Women’s Rights are Human Rights!’: the Practice of

the United Nations Human Rights Committee and the Committee on Economic

, Social and Cultural Rights”, in Women’s Human Rights – CEDAW in Interna-

tional, Regional and National Law, Anne Hellum and Henriette Sindig Aasen,

Cambridge: Cambridge University Press, 2013, s. 256 vd.