

12
Babam Teoman Ergül’ün Ardından
la ilgili onlarca yazı ve makalenin yanı sıra, bazı ortak imzalı kitaplara
ciddi katkısı olmuştu. Hastalığının ilk evrelerinde yayımlanan “Avu-
katın Savunma Stratejisi” isimli son çalışmasını burada anmak isterim.
Ancak, hukuk dışında ve hatta hukuktan daha üst düzeyde bir tutkusu
daha vardı babamın: Tarih. Ona adını da veren teyzesinin kocası ünlü
edebiyatçı Murat Uraz’dan etkilendiğini, tarih sevgisi ve tarih alanın-
da yazma isteğini ondan almış olabileceğini söylerdi. Eniştesi yanın-
da, düşün ve edebiyat dergilerinde yazıları çıkan ve şair olan babası
Niyazi Ergül’den etkilenmiş olması da muhtemeldir. Küçük yaşta ara
vermeden günlerce kitap okumaktan burnu kanayan küçük Teoman’a
doktor bir süre kitap okumayı yasaklamıştı. O yıllarda favorisinin
Pardayanlar olduğunu söylerdi. Öğretmen olan annesinin manavdan
meyve alması için verdiği parayla sahafa gidip dergi koleksiyonu alan
bir çocuktu Teoman. Tarihe olan merakı da o yıllarda yeşermeye baş-
lamıştı ve ömrü boyunca artarak devam etti. Hastalığının oldukça iler-
lediği bir evrede benden almamı istediği son kitap, Fabio Grassi’nin
“Türk İtalyan İlişkilerinde Az Bilinenler” kitabı idi. Bu kitabı, ken-
disine 69. Yunus Nadi Ödülünü kazandıran “Vahideddin – Mustafa
Kemal Ekseninde Milli Mücadele” kitabının yeni baskısında yararla-
nabileceği bilgiler olup olmadığını görmek için istediğini söylemişti.
Artık bu kitabın gözden geçirilmesi de gerçekleştiremeyeceği projeler
arasında kaldı. Ne yazık ki, bir süredir üzerinde çalıştığı ve Demokrat
Parti Dönemini resmettiği son romanını da bitiremedi. Yarım kalan
işlerini elimden gelirse ben bitirmeye çalışacağım.
Tarihe olan tutkusu çok yoğundu ve edebiyata olan merakıyla ta-
rih tutkusunu bağdaştırarak tarihi romanlar yazmaya başladı. Henüz
Ankara’ya göçmediği, “yurt tuttum” dediği Salihli’de yaşadığı dönem-
de bir Amerikalı yazarın tarihi yanlışlarla dolu Safiye Sultan romanını
okumayı bitirdikten sonra, bana “Oğlum, ben bundan daha iyisini yaza-
rım” dedi. Babamın çalışkanlığını biliyordum, 1991 yılında Yunus Nadi
Ödüllerinde övgüye değer bulunan Kurtuluş Savaşında Manisa kitabını
evimizin salonunda yıllarca elektrikli daktilosu ile yazdığına şahit ol-
muştum, ama itiraf edeyim, “daha iyi bir tarihi romanı ben yazarım”
ifadesi bana biraz iddialı gelmişti. Ama o oturdu ve 63 yaşındayken ilk
romanı olan Nurbanu’yu yazdı. Son derece titiz bir kaynak taramasıyla
yazılan bu kitap türünün belki de geniş bir kaynakçaya yer veren ilk
örneğiydi. Uzun süre en çok satanlar listesinde kalmayı başardı.