

13
Babam Teoman Ergül’ün Ardından
Onun romanlarında tarihi gerçeklere aykırı bir şey bulmanız pek
mümkün değildir. Diğer taraftan, eserleri sadece bir roman olarak da
görülmemeli, içinde tarih merakı olmayanlar, açık söylemek gerekir-
se, onun romanlarından uzak durmalıdır. Çünkü romanlarında ciddi
bir tarih bilgisi de aktarmayı sever. Gelin görün ki, ödüllü kitabı Milli
Mücadele’de yine okurları şaşırtmış, bu kez de roman tadında bir tarih
yazımını tercih etmiştir.
Osmanlı Tarihi üzerine geniş bir bilgiye sahip olmasının yanında,
Cumhuriyet değerlerine inanmış tüm aydınlar gibi, öteden beri Milli
Mücadele dönemini de önemsemiştir. Bu nedenle, “İşgal” ve “Bekleyiş
ve Zafer” romanlarını yazmıştır. Bu kitaplarında Milli Mücadele’deki
halk unsurunu göstermeye çalışmıştır. Çünkü, ona göre resmi tarih,
Mustafa Kemal’i kutsallaştırmaya çalışarak aslında onu yalnızlaştır-
mış ve böylece ona en büyük zararı vermiştir. “Vahideddin – Mustafa
Kemal Ekseninde Milli Mücadele” isimli son tarih kitabı da bu anlayış-
la kaleme alınmıştır.
Antik dönem tarihi ise onun hep ilgi alanındadır. “Altının Laneti”
romanında da bunun izlerini görürsünüz. Mitoloji onu hep büyüle-
miştir. Mitolojide Manisa da bunu gözleyebilirsiniz. Tarihten o kadar
keyifle bahsederdi ki, adeta anlattığı dönemi yaşadığını hissederdiniz.
Onun bir tutkusu da Manisa idi. Romanlarında ve tarih çalışmalarında
Manisa önemli bir yere sahip olmuştur. O kadar ki, bugün onun eserle-
rine atıf yapmaksızın Manisa’nın antik tarihini, Osmanlı Dönemini ve
Milli Mücadele sürecini aktarmak neredeyse olanaksızdır. Erzurumlu
olduğu için onu milletvekili yapmayan Manisalılar, bu göçmendeki
cevheri görüp ondan böyle yararlanmayı uygun görmüş olmalılar.
Hukuk dışındaki faaliyetlerinin ona bir maliyeti de olmuştur: profes-
yonel tarihçilerin dahi eserlerinden dolayı tarihçi zannettiği, romanları
nedeniyle yazar olarak anılmaya başlanan Teoman Ergül’ün hukuk-
çuluğu arka plana geçmeye başlamıştır. Son dönemde ülkenin hukuk
sisteminin ve anlayışının içine düştüğü hazin durumu gerekçe göste-
rerek, bundan şikayetçi olmadığını benimle paylaşmıştır.
Teoman Ergül iyi bir baba, iyi bir eşti. Aile içinde son derece demok-
rattı. Ancak, tüm üretken insanlar gibi kendisine vakit ayırmak ko-
nusunda fazla hassastı. Bu nedenle eserlerinin önsözlerinde zaman
zaman yaptığı gibi, annem Kamuran Nedret Ergül’ün hakkını teslim
etmek gerekir.