

HUKUKİ AÇIDAN
SÖZDE ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARI
Nazan MOROĞLU*
Ermenistan ve diaspora, 24 Nisan 1915 tarihinde yaşanan olayları
yanlı ve yanıltıcı değerlendirmelerle, çok yönlü propaganda, eylem ve
kampanyalarla
sözde Ermeni soykırımı
olarak tanıtmaya çalışmaktadır.
Planlı, örgütlü ve sistemli bir şekilde yıllardır sürdürdükleri tanıtma
girişimleriyle
sözde soykırım iddialarını
dünya gündeminde tutarak ta-
nınmasını sağlamaktadırlar.
Bilindiği gibi, Ermeni diasporasının ortak paydası ‘sözde soykırım
mağduriyetlerini’ tüm dünya ülkelerinde tanıtmaktır. 1915 olaylarının
dünya çapında soykırım olarak tanınmasını sağlamak için soykırım
anıtları dikmek; Türk Dışişleri mensuplarının öldürülmesiyle sonuç-
lanan terör eylemleri gerçekleştirmek gibi her yöntemi denemişlerdir.
(1) Bu ısrarlı girişimlerinden sonuç da almışlar, ikna ettikleri birçok
ülkede “soykırımı tanıyan ve hatta 1915 olayları soykırım değildir” di-
yenleri cezalandıran kararlar alınmış, yasalar çıkarılmıştır.
Tanıtma girişimlerinin ardından “3 T” olarak dile getirilen “Sözde
Soykırımı Tanıma, Tazminat, Toprak” talepleri yolundaki girişimleri-
ni ısrarla adım adım sürdürmektedirler.
Aslında Ermeni diasporasının her yıl “24 Nisan’larda” tüm dün-
yada sözde soykırımın yıldönümü diye andıkları tarih, zorunlu göçün
uygulandığı tarih olmayıp Osmanlı Devletince Birinci Dünya Savaşı
sırasında isyan çıkaran Ermeni Komiteleri elebaşlarının tutuklanması-
na dair karar alındığı tarihtir. Osmanlı’nın ülke güvenliğini korumak
amacıyla aldığı bu karar, vilayetlere ve mutasarrıflıklara gönderilmiş
ve sadece örgüt mensubu Ermeniler tutuklanmıştır. Görüldüğü gibi,
Ermeni diasporasının sözde soykırım olarak tanıtmaya çalıştığı 24 Ni-
san 1915 tarihi, “zorunlu göçün” başlatıldığı tarih de değildir. (2)
*
Avukat, İstanbul Barosu
makaleler / articles