

Kadının Üreme Hakkı, Kürtaj, Çocuk Düşürme ve Düşürtme Suçları
114
TCK’ nın 99/6 maddesine göre, “Kadının mağduru olduğu bir suç
sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve
kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez.
Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane or-
tamında sona erdirilmesi gerekir.” Kanımızca da, bu maddede çocuk
düşürtme suçuna ilişkin olarak özel bir cezasızlık hali söz konusu-
dur.
110
Cezasızlık hali sayılması gereken bu hükmün uygulanabilmesi
için, kadının kendisine karşı işlenen bir suç sonucunda gebe kalması,
gebeliğin 20 haftadan fazla sürmemesi, kadının rızasının olması ve ge-
beliğin uzman hekimler tarafından hastane koşullarında sonlandırıl-
ması gerekmektedir. Maddede belirtilen ve gebe kalmaya neden olan
suçların, reşit kadınlar için cinsel saldırı (TCK.m.102), reşit olmayan
çocuklar için ise çocuğun cinsel istismarı (TCK.m.103) ile reşit olma-
yan ile cinsel ilişki (TCK.m.104) suçlarından ibaret olduğu düşünül-
mektedir.
Söz konusu hüküm 5237 sayılı TCK ile hukuk sistemine girdiğin-
den, suç sonucu oluşan gebeliklerde gebeliğin nasıl sonlandırılacağına
dair özel hükümler, gerek Tüzük’te gerekse 2827 sayılı NPHK’da yer
almamaktadır. Ancak söz konusu maddenin uygulanmasından kay-
naklanan sorunların Tüzük değişikliği ve benzeri idari düzenleyici
işlemler ile giderilmesi mümkün değildir. Öncelikle, kadının mağdu-
ru olduğu bir suç nedeniyle gebe kaldığının tespitinin kim tarafından
nasıl yapılacağı belli değildir. Bu hususta mahkemenin hükmünün
beklenmesi, yargılama süreleri göz önüne alındığında hükmün uy-
gulanmasını imkânsız hale getirecektir.
111
Kanımızca Ceza Muhake-
mesi Kanunu’nun iddianamede bulunması gereken hususlara ilişkin
170’nci maddesi göz önünde bulundurulduğunda, iddianamenin dü-
zenlenmesi ile birlikte Cumhuriyet Savcısının rahmin tahliyesini tek
başına talep etmesi mümkün olabilmelidir. Bununla beraber, Cumhu-
riyet Savcısının tahliye edilen rahimden elde edilen doku ve diğer tıbbi
ürünlerin delil olarak saklanması ve gerekirse daha ayrıntılı inceleme
yapılması için kesin hüküm verilinceye kadar muhafaza altına alın-
masını istemesi de mümkündür. Çünkü 5271 sayılı Ceza Muhakeme-
si Kanunu’nun 170’nci maddesine göre, iddianamenin düzenlenmesi
ile mağdurun kim olduğu, yüklenen suçun işlendiği yer, suç tarihi ve
110
Dönmez, s.134.
111
Benzer görüşler için Dönmez, s.134; Kiziroğlu, s.183.