Previous Page  116 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 116 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Recep DOĞAN

115

suçun delilleri artık açık seçik belli olduğundan ve bu şartları taşı-

yan bir iddianamenin de CMK’nın 174’üncü maddesi gereğince iadesi

mümkün olmadığından, yargı organları artık işlenen suçun niteliği,

mağduru ve şüphelisi konusunda bir fikre varmış, yargısal bir tespit

yapmış demektir.

Ancak Cumhuriyet Savcıları takdir yetkilerini kullanmaya ikna

edilse bile, her olayın somut özelliklerinden kaynaklanan sorunların

yaşanacağı açıktır. Örneğin 15 yaşını tamamlamış bir çocuğun, birbi-

rini izleyen çok yakın tarihlerde bazı erkeklerle kendi rızasıyla maddi

bir menfaat karşılığında, bazı erkeklerle de kendisine uygulanan ce-

bir ve tehdit nedeniyle ilişkiye girdiğini, hamile kaldığını, hamileliğin

üzerinden 10 haftadan fazla süre geçtiğini ve cinsel istismar suçundan

soruşturma başlatıldığını varsayalım. Çocuk cinsel istismar suçunun

mağduru olsa da gebeliğin rıza ile girilen ilişkiden mi, yoksa istismar

sonucunda girilen ilişkiden mi kaynaklandığı belli değildir? Cumhu-

riyet Savcısı tarafından rahim tahliyesine karar verilir ve sonradan ya-

pılan DNA incelemesinde gebeliğin çocuğun rızası ile meydana gelen

bir cinsel ilişkinin ürünü olduğu kesin olarak tespit edilirse, Cumhuri-

yet Savcısının hukuki sorumluluğu ne olacaktır? Ya da 17 yaşında olan

ve hamilelik ve cinsel ilişkinin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrama

yeteneğine sahip bir çocuğun rızası ile cinsel ilişkiye girdiğini, bu iliş-

kiden hamile kaldığını ve fail hakkında şikâyetçi olmadığını ve çocu-

ğu doğurmak istediğini, ailesinin ise şikâyetçi olduğunu ve çocuğu

aldırmak istediğini varsayalım. Bu durumda, TCK’nın 104’üncü mad-

desinde belirtilen şikâyet ve kürtaj için kimin iradesi geçerli sayıla-

caktır? Çocuğun iradesi geçersiz sayılır ise, Birleşmiş Milletler Çocuk

Hakları Sözleşmesi’nin çocuğun görüşlerine saygı gösterilmesi zorun-

luluğuna ilişkin yukarda açıklanan 12’nci maddesine aykırı bir durum

ortaya çıkacaktır. Eğer çocuğun iradesi geçerli sayılır ise, bu durumda

da suç mağduru olduğu kuvvetle muhtemel olan bir çocuğun gebeli-

ğinin sonlandırılması engellenmiş olacaktır. Kanaatimizce, bu tür du-

rumlarda çocuğun menfaatine aykırı olmadığı sürece, kendi görüşleri-

ni serbestçe oluşturma olgunluğuna erişmiş olan çocuklarda, çocuğun

görüşü doğrultusunda işlem yapılmalı, çocuğun menfaatlerinin hangi

doğrultuda olduğunun çekişmeli olması ya da çocuğun kendi görüş-

lerini serbestçe oluşturma olgunluğuna erişip erişmediği hususunun

çekişmeli olması halinde ise 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 3’

üncü maddesinin birinci fıkrasının a-1 alt bendi uyarınca, çocuk, “ko-