

49
TBB Dergisi 2017 (130)
Volkan MAVİŞ
çelerimize rağmen cinsel şiddetin soykırım kapsamında değerlendi-
rilmesi gerektiğine inanıyoruz. Cinsel kimlik ayrımı yapmaksızın her
bireyin cinsel şiddet mağduru olabileceğini gözeterek yapılacak bir
düzenleme yerinde olacaktır.
IV. SONUÇ
Kitlesel insan hakları ihlalleri insanlık tarihi boyunca süregelen
bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Yüzlerce yıl önce gerçek-
leşenler bir yana, II. Dünya Savaşı’nda işlenen korkunç suçlar dahi in-
sanlığın ders almasını sağlayamamıştır. Yakın zaman acı örneklerle
dolu olsa da vahim olaylar yaşanmaya devam etmektedir ve edecektir.
Bu insanlık dışı eylemlerin bir boyutu da cinsel şiddettir. Uzun yıllar
göz ardı edilen, konuşulmak istenmeyen cinsel şiddet, artık devletle-
rin görmekten kaçamadığı bir olgu olarak önümüzde durmaktadır.
Bugün, cinsel şiddetin uluslararası alanda cezalandırmasına yö-
nelik büyük ilerleme kaydedildiği bir gerçektir. 20. yüzyılın başında
ırza geçme dahi ayrı bir suç tipi olarak kabul görmezken bugün ceza-
landırılabilir cinsel fiillerin kapsamı oldukça genişlemiştir. Özellikle
insanlığa karşı suçlar kapsamındaki cinsel şiddetin cezalandırılması
yönünde kaydedilen ilerleme önemlidir. Öncelikle
ad hoc
mahkemeler
bu yolu açmıştır. Söz konusu mahkemeler radikal yorumlar yoluyla
statülerindeki suç tanımlarını geniş yorumlamış ve insancıl hukukun
gelişmesine yardımcı olmuşlardır. Bu mirası devralan Roma Statüsü,
cezalandırılabilir cinsel şiddet fiillerinin sayısını artırmış ve hatta ben-
zer ağırlıktaki eylemleri de yasaklamıştır.
Cinsel şiddetin cezalandırılması bakımından soykırım suçuna
yönelik de gelişmeler yaşanmıştır. Bugün halen hiçbir uluslararası
metinde, cinsel şiddet halleri soykırım suçuna vücut verebilecek bi-
rer seçimlik hareket olarak öngörülmemektedir. Buna karşılık gerek
uluslararası mahkemelerin içtihatları gerekse öğreti farklı yönde ge-
lişme göstermektedir. 1998 yılında ırza geçme soykırım suçuna sebep
olabilecek bir hal olarak cezalandırılmıştır. Bu içtihattan güç alan öğ-
reti de pek çok ihtimali tartışmaya başlamıştır. Örneğin, zorla hamile
bırakmanın grup içerisinde doğumları engellemeye yönelik bir fiil ol-
de: The United Nations and Rwanda, Cornell University Press, Ithaca 2003.