Previous Page  175 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 175 / 405 Next Page
Page Background

174

(Marksist Kuram Açısından) Kapitalist Düzende İdare Hukuku ve Kuramın Görüşlerinin ...

Bir kere ülkenin yürütmenin güçlendirilmesi doğrultusunda hare-

ket etmekten ve bu bağlamda kişiselleştirilmiş bir başkanlık sistemine

geçmeye çalışmaktan uzaklaşması uygun olacaktır. Yukarıda ayrıntılı

bir şekilde anlatıldığı üzere 12 Eylül Cuntası Anayasaya koyduğu hü-

kümlerle yürütmeyi güçlendirmek için önemli çaba göstermiş, ancak

bu çabasında kısmen başarılı olmuştur. Cuntanın söz konusu çabasın-

da başarılı olduğu, temel hak ve özgürlükler bakımından oldukça teh-

likeli olan, sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararna-

melerinin kaldırılması gerekir. Gerçekten de Anayasanın 121 ve 122.

maddelerine dayalı olarak yeki kanununa dayanmadan, konu sınırla-

masına tabi olmadığı için temel hak ve özgürlükler, kişi hak ve ödevleri

ile siyasi hak ve ödevlerin düzenlenebildiği ve Anayasa Mahkemesinin

yargısal denetimine tabi olmayan bu kararnameler kişi hak ve özgür-

lükleri açısından oldukça tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Bu yüzden

söz konusu kararnamelerin Anayasadan atılması yerinde olacaktır.

Yürütmenin güçlendirilmesi çabalarından vazgeçilmesi gerektiği

gibi başkana geniş yetkiler tanıyan Fransız veya ABD tipi başkanlık

sistemine de geçilmemesi gerekir. Türkiye’de bu tip bir başkanlık sis-

temine geçilmesi, sistemin kolaylıkla kişiselleşmesine ve bu bağlam-

da “kişisel başkanlık sistemi”ne geçilmesine yol açabilir. Başkanlık

sistemine geçilmesi durumunda, ülkede demokrasi gerekli ve yeterli

ölçüde özümsenmediği, baskıcı ve hoşgörüsüz bir kültür yaygın oldu-

ğu için Türkiye’nin otoriter bir rejime sürüklenmesi riski bulunur. Bu

riskin belirli bir kişi veya kişilerle ilgisi yoktur, kim başkan seçilirse se-

çilsin bu risk bulunmaktadır. Zira ülkede demokrasinin içselleştirilme-

mesi, bağnaz ve baskıcı bir kültür, kolaylıkla otoriter bir rejime kayma

tehlikesini doğurabilmektedir.

Sonuç olarak Türkiye’nin yürütme/idarenin güçlendirilmesi çaba-

larından ve bu bağlamda oldukça sakıncalı olan

124

başkanlık sistemine

geçmekten vazgeçmesi uygun olur. Bu yapılmadığı takdirde ülkenin

otoriter bir rejime kayabileceği ve çağdaş uygarlık seviyesinin bırakı-

nız üstüne çıkılmasını, o seviyeye ulaşılmasının bile ham bir hayal ola-

bileceği zihinden uzak tutulmamalıdır.

124

Başkanlık sisteminin sakıncaları konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. H. Dursun,

Süper Başkanlık Ya Da Başkancı Parlamenter Örnekleri ve Çıkartılacak Dersler,

TBB Dergisi, Sayı 67, 2006, s. 278-283.