

169
TBB Dergisi 2017 (131)
Hasan DURSUN
lemlerinin doğrudan doğruya “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” ile
düzenlenebilmesi de yürütmenin Anayasadan kaynaklanan düzenle-
me yetkisinin bir başka örneğini oluşturmaktadır. Anayasadan kay-
naklanan bu iki ayrıksı durum dışında, 1982 Anayasası’nın yasama
ve yürütme fonksiyonlarının ayrılığı konusunda kabul ettiği formül,
1924 ve 1961 Anayasalarındaki kanunun üstünlüğüne dayanan dizge-
yi temelinde değiştirilmemiştir.
117
12 Eylül Cuntasının yürütmenin güçlendirilmesi doğrultusunda
bir başka çabasını; Anayasanın 38. maddesinin 1. ve 3. fıkralarında
düzenlenen “suç ve cezada kanunilik ilkesi” (nullum crimen nulla
poena sine lege) bakımından idare lehine yetki tanıma çabası oluş-
turmaktadır. Gerçekten de Anayasa’nın 38. maddesinin 1. fıkrasında;
kimseye işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı
bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı; kimseye suçu işlediği zaman
kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza veri-
lemeyeceği ifade edilmiş, 3. fıkrasında ise ceza ve ceza yerine geçen
güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı belirtilmiştir. Bu fık-
ra hükümlerinden cuntanın suç ve cezada kanunilik ilkesini katıksız
bir biçimde benimsediği sonucu çıkarılabilir. Ancak durum sanıldığı
gibi değildir. Zira cunta “cezada kanunilik ilkesi”ni benimsemiş ol-
masına karşın “suçta kanunilik ilkesi”ni benimsememiştir. Gerçekten
de Anayasa’nın 38. maddesinin 1. fıkrasının Konseyce de benimsenen
gerekçesinde; kanunun suç olarak öngörmediği ve ceza koymadığı bir
fiil sebebiyle kimsenin cezalandıramayacağı, ancak bu hükmün kanun
koyucunun “açık suç hükmü” koymasına, yani “fiili” bildirmeden
suç konusunu belirtmesine engel olmayacağı, örneğin, Türk Parasının
Kıymetinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yaptığı gibi bu gibi hal-
lerde ne yasama yetkisinin devredilmiş ne de “kanunsuz suç olmaz”
ilkesinin ihlal edildiği belirtilmiştir.
118
12 Eylül Cuntasının benimsediği bu gerekçeye katılabilmek bize
olanaksız gelmektedir. Zira insanlığın uzun savaşımlar sonucu kazan-
mış olduğu ve ceza hukukunun temel esası niteliğine kavuşan “suç
ve cezada kanunilik” ilkesi hiçbir şekilde birbirinden ayrılamaz. Daha
açık bir deyişle söz konusu ilke “suçta kanunilik ilkesi” ve “cezada ka-
117
Özbudun, s. 151.
118
Şakar, s. 50-51.