Background Image
Previous Page  613 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 613 / 617 Next Page
Page Background

Hukuka Rağmen Kanun, Hâkimin Direnme Hakkı ya da Radbruch Formülünü Hatırlamak

612

AİHS’nin 6/3-c maddesine aykırı bulmamış ve iptal etmemiştir. Ana-

yasa Mahkemesinin gerekçesi şöyledir;

Anayasanın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan fayda-

lanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve

savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu belirtilmiştir.

Buna paralel olarak düzenlenen Ceza Muhakemesi Kanununa göre, yar-

gılama sürecinde hüküm kesinleşinceye kadar şüpheli veya sanıktan müdafi

ücreti istenmemektedir. Hüküm kesinleştikten sonra ise kendisinden yargıla-

ma giderleri içerisinde müdafi ücreti istenen kimse şüpheli veya sanık değil

artık hükümlü sıfatını taşımaktadır. Düzenleme ile amaçlanan sanığa adil bir

şekilde savunma imkânlarının sağlanmasıdır. Soruşturma ve kovuşturma ev-

relerinde bu imkân sağlandıktan sonra, yardım kapsamında ödenen ücretin

yargılama gideri olarak hükümlüden tahsilinin öngörülmesinin Anayasanın

adil yargılanma hakkına aykırılığından söz edilemez.

Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin

üçüncü fıkrasının (c) bendinde, her sanığın “kendi kendini savunmak

veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve

eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve

adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir

avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek” hakkına

sahip bulunduğu açıkça belirtilmiştir.

Buna göre, Sözleşmede ücretsiz

müdafi yardımından yararlanma koşula bağlı tutulduğundan bu hak mutlak

bir hak niteliğinde değildir.

Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı gö-

rülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.”

Hukuk sistemimize göre Anayasa Mahkemesi kararı, sorunu çözen son

karardır. Ancak Yargıtay, direnme hakkı argümanını kullanmadan doğrudan

AİHS’nın 6/3-c maddesine dayanarak, mali imkânlardan yoksun olan çocuğa

atanan müdafi ücretinin, mahkûm olsa bile geri alınmasına karar verilemeye-

ceğini benimsemiştir. Yukarıda da değindiğimiz üzere Yargıtay, konuyu tama-

men Sözleşme hukuku kapsamında değerlendirmektedir ve uygulaması diren-

me kavramı ile ilgili değildir. Ne var ki üst norma aykırılık şeklindeki otantik

yorum, Yargıtay’a değil, Anayasa Mahkemesi’ne aittir. Anayasa Mahkemesi

ise, düzenlemeyi üst norma aykırı görmemiştir. Yargıtay ise Anayasa Mahke-

mesine ait olan otantik yorum hakkını kullanarak, üst norma aykırılık iddiası