Previous Page  21 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 21 / 497 Next Page
Page Background

Adil Yargılanma, Özel Hayat ve Aile Hayatına Saygı ile Etkili Başvuru Hakları Arasındaki ...

20

kolluk görevlilerinin hukuka aykırı işlemleri sonucunda elde edilen

delile dayanılarak oluşturulan bir mahkûmiyete izin vermenin hu-

kukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Devam

ederek, aslında suçlu olsa ve atılı suçla ilgili olarak suçlu bulunsa dahi

adil yargılanma hakkının ihlâlinin kurbanı olduğunu öne sürebilece-

ğini iddia etmektedir. Somut olay şartlarında, şayet delil davayı gören

mahkeme tarafından kabul edilemez bulunsa idi, iddia makamı dava-

yı sonlandırmak durumunda kalacaktı. Başvuran, Mahkemenin rolü-

nün adli hata bulunup bulunmadığını belirlemek değil, suçsuz veya

suçlu olsun, başvuranın adil bir yargılamadan yararlanıp yararlanma-

dığını belirlemek olduğunu ileri sürmektedir.

32. Hükümet, davanın Schenk İsviçre’ye karşı davası (12 Temmuz

1988 tarihli hüküm, Seri A no.140) ile benzeştiğine dikkat çekerek, baş-

vuranın

voir dire

safhasında teyp kaydının delil olarak kullanılmasına

itiraz etme fırsatına sahip olduğunu (ve bu fırsatı kullandığını) ileri

sürmüştür. Hükümet ayrıca, davaya bakan hâkimin başvuranın poli-

sin dinleme cihazı kullanma yetkisinin olmadığına ve ortada bir sivil

hakkın, Sözleşme’nin 8’inci maddesinin ve İlkelerin ihlâli olduğuna

dair argümanlarını dikkatle inceledikten sonra, yine de söz konusu

argümanların delilin PACE’in 78’inci bölümü altında yok sayılmasına

yetecek şekilde temel teşkil etmediğine hükmettiğini ve teyp kaydını

delil olarak kabul ettiğini iddia etmiştir. Başvuran, hâkimin hükmü-

ne karşı ayrıca İstinaf Mahkemesi ve Lordlar Kamarası nezdinde de

itiraz etme imkânına sahiptir. Lordlar Kamarası başvuranın adil bir

yargılamaya tabi tutulup tutulmadığını 6’ncı madde ile kıyas yolunu

da uygulayarak açıkça dikkate almış, ancak delilin elde edilmesi 8’inci

maddenin ihlâline sebep olsaydı dahi söz konusu hakkın ihlâlinin söz

konusu olmadığı sonucuna varmıştır.

33. Hükümet, Schenk davasındaki pozisyonun aksine, teyp kay-

dının başvuran aleyhine tek delil olduğunu kabul etmektedir. Ancak,

Hükümetin sunuşuna göre, bir kişinin ciddi bir suça dahlini ispat eden

güçlü bir delil olması durumunda, söz konusu delil sanık hakkındaki

tek delil olsa bile, burada olduğu gibi, sanığın delili tartışma ve delilin

kullanımına karşı çıkma imkânı olması ve mahkemenin delilin kabul

edilmesinin adil olup olmadığını tam olarak dikkate alması şartıyla

bu delili ceza davasına dâhil etmekte güçlü bir kamu yararı vardır.