Previous Page  23 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 23 / 497 Next Page
Page Background

Adil Yargılanma, Özel Hayat ve Aile Hayatına Saygı ile Etkili Başvuru Hakları Arasındaki ...

22

vuranı adil yargılamadan mahrum bırakmadığını özetlerken, Mahke-

me ilk olarak savunmanın haklarının hiçe sayılmasının söz konusu

olmadığını belirtmiştir: başvurana, P.’yi sorgulama ve kaydın gerçek-

leştirilmesini teşvik etmekle sorumlu polis müfettişini davet etme

imkânının yanı sıra, kaydın gerçeği yansıtıp yansıtmadığını tartışma

ve kullanılmasına muhalefet etme imkânı verilmiş ve o da bu imkânı

kullanmıştır. Mahkeme ayrıca “mahkûmiyete dayanak oluşturan tek

delilin telefon konuşması kaydı olmadığı gerçeğini de kabul etmiştir”

(aynı yerde, s. 29-30, paragraf 48).

36. Mahkeme öncelikle Schenk davasında incelenen pozisyondan

farklı olarak, dinleme cihazının yerleştirilmesinin ve başvuranın ko-

nuşmalarının kaydedilmesinin yerel ceza hukukuna aykırılık anla-

mında hukuka aykırılık taşımadığını belirtir. Özellikle, Lord Nolan’ın

da gözlemlediği gibi, İngiliz hukuku altında genel olarak özel hayatın

ihlâl edilmesi ile ilgili olarak hukuka aykırılık yoktur. Dahası, daha

önce de belirtildiği gibi, cihazı yerleştirirken polisin İçişleri Bakanlı-

ğı İlkelerine uygun davranmanın dışında bir faaliyette bulunduğuna

dair herhangi bir iddia da yoktur. Ayrıca, Lordlar Kamarası’nın da tes-

pit ettiği üzere, başvuranın B. ile gerçekleştirdiği konuşma esnasında-

ki ikrarları, herhangi bir tuzak olmaksızın ve başvurana söz konusu

ikrarlarında bulunması için herhangi bir yönlendirme yapılmaksızın

gönüllü olarak gerçekleşmiştir. Somut olayda şikâyete konu olan “hu-

kuka aykırılık” münhasıran özel hayatının gizliliğine saygı gösteril-

mesini isteme hakkına müdahaleyle ilgili hiçbir kanuni otorite bulun-

mamasıyla ilgilidir ve dolayısıyla, söz konusu müdahale, Sözleşme’nin

8’inci maddesinin 2’nci paragrafı altında yorumlandığında “hukuka

aykırıdır”.

37. Bunları takiben, Mahkeme somut olayda itiraz edilen mater-

yalin aslında başvuran aleyhine tek delil olduğunu ve başvuranın

suçunu ikrar etmesinin sadece hâkimin delilin kabul edilmesi gerek-

tiğine ilişkin hükmü dolayısıyla gerçekleştiğini de dikkate almakta-

dır. Ancak, itiraz edilen hususlar dışında delilin mevcudiyeti, olayın

şartlarına bağlıdır. Teyp kaydının çok güçlü bir delil olarak kabul edil-

diği ve güvenilmez olduğuna ilişkin herhangi bir risk olmadığı mev-

cut şartlar dâhilinde, destekleyici delillere ihtiyaç bununla bağlantılı

olarak zayıftır. Schenk davasında, Mahkemenin olaya konu ses kay-