Previous Page  401 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 401 / 417 Next Page
Page Background

Geri Kabul ve Vize Serbestisi Anlaşması

400

sığınma ülkesi”

kavramları, sığınmacıların kendi seçtikleri bir yere

gidebilmelerine değil, koruma bulabilecekleri ilk ülkeye vardıkların-

da koruma talep etmeleri gerektiğine işaret eder.

60

Bilindiği üzere, bir

ülkenin güvenli sığınma ülkesi sayılması için iki temel şart vardır: ül-

kenin gerçek anlamda etkin koruma sağlaması ve o ülkede, kişilerin

hayatlarına veya özgürlüklerine tehdit oluşturabilecek menşe ülkeye

veya bir başka ülkeye gönderilme riski bulunmamasıdır. Bu koşulda,

non-refoulement

, yani geri göndermeme (iade edilmeme) yükümlüğü

olarak bilinir.

61

Türkiye’ye güvenli bir ülke statüsü verilmesinin

Cenevre Konvansiyonu’na taraf olmasına bağlı olması, uluslararası

hukuk açısından gereklilik arz etmektedir.

Türkiye’nin 1951 tarih-

li Cenevre Konvansiyonu’nu coğrafi kısıtlama ile uyguladığına, yani

Batı’dan gelenleri mülteci olarak gördüğü, Doğu’dan ya da Afrika’dan

gelenleri ise mülteci olarak kabul etmediği açıktır. Böyle bir çekince

varken, Türkiye Cenevre Sözleşmesi’ne tam taraf olma koşulunu ne

ölçüde yerine getirmiştir?

Hatırlamakta fayda var ki, Türkiye 1951 Mülteci Sözleşmesi’ni ve

1967 ek Protokolü’nü onaylasa da, Avrupa ülkelerinden olmayan kişi-

leri iltica sisteminden muaf tutan coğrafi sınırlamayı henüz kaldırmış

değil. Bu da, Avrupa ülkesi olmayan herhangi bir ülkedeki şiddet-

ten veya zulümden kaçanların Türkiye’de mülteci olarak tanınma-

maları ve koruma elde edememeleri anlamına geliyor. Bakıldığında,

Türkiye’den Yunanistan’a geçen sığınmacıların birçoğu Orta Doğu ve

Asya’dan geldiği görülmektedir.

62

Bu durumda Türkiye’nin güvenli

bir ülke statüsünde olmadığı açıktır. Sonuç itibariyle, Geri Kabul An-

laşması ile Türkiye’ye AB ülkelerinden geri gönderilecek mülteciler

açısından

non-refoulement (iade edilmeme) ilkesinin ihlali söz ko-

nusu olacaktır. Vurgulamakta fayda var ki, non-refoulement

ilkes

i

kendiliğinden kabul yükümlülüğü oluşturmamakta, fiili sığınmacılar

için, mülteciliğe kabul yönünde bir adım olarak kabul edilmektedir.

Ayrıca ilkenin ağırlıklı olarak ileri sürülmesi 1951 Mülteci Sözleşmesi

ile değil 1984 tarihli İşkenceye Karşı Sözleşme

63

kapsamında başarıya

60

https://www.hrw.org/tr/news/2016/03/07/287376

61

A.g.e.

62

https://www.hrw.org/tr/news/2016/03/07/287376

63

İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muameleye veya Ce-

zaya Karşı Sözleşme. Bkz.

http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin1310.