Background Image
Previous Page  213 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 213 / 473 Next Page
Page Background

John Locke’un Liberalizm Kuramı Üzerine

212

biri olan kendilerine ve başkalarına zarar vermeden her şeyi yapabil-

me hakkını(yani özgürlük anlayışı) kısmen bırakmışlar; bir diğer hak

olan cezalandırma yetkisini de tamamen devlete yani siyasal iktidara

bırakmışlardır.

IX. Sonuç Mahiyetinde “Locke’un Kuvvetler Ayrılığı

Kuramının Anayasamızdaki Yeri”

1982 tarihli

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. maddesi der

ki; “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.” 7. madde ise, yasama yet-

kisinin Türk milleti adına meclise ait olduğunu ve bunun devredil-

mezliğini belirtmiştir. 8. madde, yürütme yetkisini Cumhurbaşkanı ve

Bakanlar Kuruluna devretmiş ve bu yetkinin yasalara uygun olarak

kullanılacağını hükme bağlamıştır. 9. madde ise yargı erkini düzenle-

miş olup, bu gücü yine millet adına bağımsız mahkemelere devretmiş-

tir. Yasama organlarının işlemlerini denetleme görevi de bir denetleme

organı olan Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Bahsettiğim bu esaslar

1961 Anayasamızda da vardı ve ilk olarak da kuvvetler ayrılığı ilkesi

hukuk sistemimize, 1961 Anayasası ile gelmişti.

Bütün bu açıklamalardan hareketle, anayasamızda bir denetim

mekanizmasının işlediğini görebiliyoruz. Bu üç erk birbirlerinden ba-

ğımsız olmakla birlikte aynı zamanda bir denetim sisteminin de içeri-

sindedirler. Yürütme ve yargı erklerinin her ikisi de yasalara bağlıdır.

Bu anlamda Locke’un kuvvetler ayrımı kuramını anayasamızda göre-

biliyoruz.

Yasaların Locke’un da belirttiği gibi yazılı şekilde, öngörülebi-

lir, ulaşılabilir ve anlaşılabilir olması toplumu oluşturan bireyler için

önemlidir. Çünkü yasalar, egemen gücün bir yansımasıdır. Bu nedenle

oluşturulacak anayasada olması gerekenlerden biri bu husustur.

Kanun yapmak, Locke’a göre yukarıda da sözü edildiği gibi, hal-

kın kanunu yapmak üzere birtakım yetkin kişiler seçmesi ve bu ki-

şilerin de kanunları halkın(çoğunluğun) iradesi doğrultusunda yap-

masından sonra görevlerinin son bulması işlevi şeklinde olmalıdır.

Kanunu yapanlar da tıpkı halk gibi bu kanunlara uyarlar. Burada dik-

kat çekilmesi gereken nokta kanımca, yasaları yapacak olanları yürüt-