

2013-2014 Yargı Yılı Açılış Konuşması
13
ye Barolar Birliği’nin varlık sebebini kabullenmeyi reddeden yargısal
uygulamalara karşı güvence sağlayacak şekilde Avukatlık Kanunu ye-
niden yazılmalıdır.
Bu noktada, seslerini buradan duyurma imkânları olmayan adliye
personelinin de dağ gibi büyümüş sorunlarına artık çözüm bulunma-
sı gerektiğini ifade etmeyi bir görev biliyorum. Bu çerçevede, adliye
emekçilerinin saatlerce bilgisayar kullanımından ve olumsuz çalışma
koşullarından kaynaklanan ciddi sağlık sorunlarından tutun da, fazla
çalışma ücreti alamamalarına ve 4/c’li personelin kadrosuz çalıştırılı-
yor olmasına kadar çok sayıda sorunun çözüm beklediğini bilgilerini-
ze sunuyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Yüksek huzurlarınızda kanunun açık hükmü gereği korumakla
yükümlü olduğumuz demokratik, laik, sosyal hukuk devletine ilişkin
bazı tespit ve değerlendirmelerimi arz etmek istiyorum.
Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koru-
mak üzere adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye ken-
disini zorunlu sayan ve faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir
devlettir. Bu tanımlamanın içinde özgür insan, hak ve yükümlülükler-
le donatılmış yurttaş yer alır. Demokratik hukuk devletinde, üstünle-
rin hukuku değil, hukukun üstünlüğü egemendir.
Bu noktada son dönemlerde sıkça telaffuz edilen
“milli irade”
tabirini
kısaca değerlendirmekte fayda görüyorum. Dünya ve Türkiye tarihine
bakıldığında, milli irade tabiri daha ziyade, seçimle iş başına gelmiş
ancak çoğulculuk yerine çoğunlukçuluğu benimsemiş ve giderek oto-
riter eğilimler sergilemeye başlamış siyasi iktidarların tercihi olmuş-
tur. Çağdaş demokrasiler ise çoğulcudur. Başka bir anlatımla çağdaş
demokrasiler, sadece o an için çoğunlukta olan siyasi görüşleri değil,
sayıca azınlıkta olan başka görüşleri de kucaklar. Bugün eğer mutla-
ka milli irade tabiri kullanılmak isteniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin
çoğulcu bir demokrasi modeline dayandığı unutulmamalıdır. Bu du-
rumda milli irade tabiri, çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği, siyasi
iktidarın her kurumu ele geçirdiği ve yaşamın her alanını düzenleme-
ye soyunduğu, insanların yaşam biçimine müdahale ettiği dönemler-
deki içeriğinden elbette ki farklı anlaşılmak zorundadır.