

2013-2014 Yargı Yılı Açılış Konuşması
19
Sayın Cumhurbaşkanım,
Barış veya açılım olarak adlandırılan bir süreç önümüze konuldu.
Hiç kuşkusuz bir tek yurttaşımızın bile burnunun kanamasını arzu
etmeyiz. Kanın durması, acıların dinmesi, kardeşlerin birbiriyle ku-
caklaşması en büyük temennimizdir. Ancak sürecin nasıl yürüdüğü-
ne, kiminle ve nasıl müzakere edildiğine, yol haritasının duraklarına
ve nihai hedefine ilişkin sağlıklı bilgilere sahip değiliz. Amaç, kanın
durması ve toplumsal huzurun sağlanması olduğuna göre, hepimiz
için en büyük felaket olacak bir iç savaşın tetiklenmesinden ortak akla
ulaşmak suretiyle titizlikle kaçınmak zorundayız. Bunun için sürecin
şeffaf yönetilmesi ve geniş tabanlı toplumsal mutabakatın sağlanması
zorunludur.
Bu çerçevede, artık uluslararası kurumların dahi yaptığı tespitler
karşısında kamuoyunda inandırıcılıklarını yitirmiş olan, Balyoz, Erge-
nekon, Casusluk Davası ve KCK gibi adlarla anılan ve adil yargılanma
hakkının hiçe sayıldığı davalarda yaralanan toplumsal vicdan tamir
edilmeden, toplumsal uzlaşıya ulaşılması mümkün değildir.
Bugün nasıl Yassıada davalarının travması hala devam ediyor ve
Yassıada Mahkemesi’nin hukuku hiçe sayan uygulamaları Türk Hu-
kuk Tarihi’nde kara birer leke olarak duruyorsa, anılan davalar da gü-
nümüzün geleceğe bıraktığı kara birer lekedir.
Kürt sorunu, esasen demokrasi, özgürlükler ve insan hakları so-
runudur. Kalıcı çözüm, yalnızca anayasada değil uygulamada da eşit
yurttaşlığın sağlanması, ayrımcılığın önlenmesi ve başka ayrımcılıkla-
ra yol açacak etnik temelli her türlü ayrıcalıktan kaçınılması yoluyla
sağlanabilir. Hepimize düşen görev Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de
hangi insan hakkı için ayağa kalkıyorsak, Şırnak’ta da, Diyarbakır’da
da, Lice’de de, Uludere’de de aynı kararlılıkla ayağa kalkmaktır.
Uzunca bir süredir TBMM çatısı altında anayasa değişikliği için
kapsamlı bir çalışma yürütülmektedir. Anayasa değişikliğinin amacı
daha demokratik, daha özgür, hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir
toplum ve devlet düzenine kavuşmak olsa gerektir. Bu amaca ulaşıla-
bilmesi için anayasa değişikliğinden önce çok daha kolay atılabilecek
pek çok adım vardır. Örneğin engizisyon dönemlerini andıran gizli
tanıklığın kaldırılması, uygulamada tutuklama zorunluluğu algısı ya-
ratan katalog suçlara ilişkin düzenlemeden vazgeçilmesi, Terörle Mü-