

TBB Dergisi 2014 (110)
Mehmet IŞIK
393
açık bir düzenleme olmadığı için gizli soruşturmacının konuta gire-
meyeceği sonucu çıkmaktadır
35
. Aynı şekilde gizli soruşturmacının
kayda alması, dinleme vs. yapması içinde hakim kararı gereklidir. An-
cak Yargıtay’a göre, birden fazla sanık varsa ve iletişimin tespiti kara-
rı bunlardan sadece birisi için alınmışsa, suç faili olan ve hakkındaki
iletişin tespiti kararıyla dinleme, kayıt vs. yapılan kişiye ilişkin elde
edilen delillerin hakkında herhangi bir nedenle iletişim tespiti kararı
alınmayan/alınamayan sanık açısından hukuka aykırı hale getireceği
söylenemez
36
.
Gizli soruşturmacı CMK m. 139/4’deki görevlerini yerine geti-
rirken bir takım hususlara dikkat etmesi gerekmektedir. Bu hususlar
CMK m. 139/5’de düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; “Soruş-
turmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği
örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz”. Mevcut hu-
kuk düzeni gizli soruşturmacı açısından işlenen fiilin tipikliğini, huku-
ka aykırılığını veya kusurluluğunu ortadan kaldıran herhangi bir ne-
den öngörmemektedir. AİHM Teixeira de Castro/Portekiz Kararında
da polis memurlarının rolünün gizli ajan rolü yapmakla sınırlı olduğu-
nu vurgulamıştır
3839
. Gizli soruşturmacı, içine sızdığı örgütün işlemek-
te olduğu suçlara katılmışsa, CMK gizli soruşturmacı açısından bir hu-
kuka uygunluk nedeni öngörmediğinden gizli soruşturmacı, işlediği
bu suçlardan sorumlu tutulacaktır
37
. Gizli görevli, sızdığı ortam içinde
gerçek kimliğinin ortaya çıkmasını engelleyecek olsa bile, zorunluluk
bulunduğu gerekçesiyle bir suçu işleyemez. Bazı durumlarda gizli so-
ruşturmacının suça bulaşmaması çok zor olabilir. Deşifre olma tehlike-
si ile karşı karşıya kalabilir. Bu durumda Malkoç/Yüksektepe’ye göre;
35
Turhan, 278.
36
Y. 10. CD. ‘nin 28. 05. 2013 tarih ve 2013/7825-2013/4810 E-K sayılı kararı. “huku-
kun ve ceza muhakemesinin genel ilkeleri ile CMK’nın 135 ve 138. maddeleri bir-
likte değerlendirildiğinde suç faili olan ve hakkındaki iletişimin tespiti kararıyla
dinleme, kayıt vs. yapılan kişiye ilişkin elde edilen delillerin, hakkında herhangi
bir nedenle iletişim tespiti kararı alınmayan/alınamayan sanık açısından hukuka
aykırı hale getireceği söylenemez. Olması gereken hukuk açısından en doğru olan
yöntemin her bir fail/şerik hakkında ayrı ayrı iletişimin denetlenmesi kararıyla
dinleme ve kayıt yapılmasının olduğu söylenebilirse de, muhalefet şerhinde de
isabetle belirtildiği üzere- hukuka kesin aykırılığın söz konusu olmadığı hallerde
korunan hukuki değerler arasında bir denge kurulmak suretiyle, hukuka aykırı
olmayan delillerin değerlendirilmesi ve böylece maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışıl-
masının bireylerin ve toplumun yararına olacağı açıktır’.
37
Parlar, s. 610.