

başkan’dan
Değerli meslektaşlarım,
Yurttaşlarımızın hukuki güvenliğinin, huzurunun, toplumsal ba-
rışın, özgürlüğün, bilimin, sanatın ve hatta ekonomik istikrarın gü-
vencesi; etkin, bağımsız, tarafsız, adil yargılama ve savunma hakkını
içselleştirmiş bir yargı sisteminin varlığıdır.
Çağdaş hukuk sistemlerinde; hukuki güvenlik için yargıya, yargı
dışı her türlü müdahaleyi önlemek, yargı mensuplarının hukuka uy-
gun davranmalarını, aksi takdirde sorumlu tutulmalarını sağlamak,
kişi özgürlüklerini ve adil yargılanma hakkını üstün değer görmek
esastır. Bunun yerine getirilmesi, yurttaşın kendini hukuki güvenlik
duygusu içinde görebilmesinin de en önemli koşuludur.
Türkiye’de uzun zamandır hukuki güvenlik sorunu yaşanmakta-
dır. Hukuk dışı uygulamalar adalete duyulan güveni ve kamu düze-
nini derinden sarsmaktadır. Hukuk güvenliği ilkesi; hukuk normları-
nın öngörülebilir olmasını, kişilerin, tüm fiil ve eylemlerinde, devlete
güven duyabilmesini, devletin de kanuni düzenlemelerinde bu güven
duygusunu zedeleyici uygulamalardan kaçınmasını gerekli kılar.
Özellikle “gizli tanık” uygulaması başta olmak üzere, Özel Görevli
Mahkemelerin sebep olduğu ağır mağduriyetler, adeta yargısız infaza
dönüşmüş tutukluluklar, savunmanın dahi kendisini savunmak zo-
runda bırakıldığı düzenlemeler, yok farz edilen masumiyet karinesi
ve özel hayatın gizliliğinin ihlali, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi güvencesinde olan ifade özgürlüğü ve onun ağırlıklı kul-
lanım alanını teşkil eden toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğüne
getirilen sınırlamalar; emniyet güçlerinin şiddet boyutuna varan ölçü-
süz güç kullanımı, vb. uygulamalar ne yazık ki Türkiye’de adalete du-
yulan güveni sarsar boyutlara ulaşmıştır.
Hukukun üstün olduğu ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait
olduğu demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde; ‘güçlü oldu-
ğu için haklı olmak’ yoktur. Hukukun üstünlüğünden kasıt ‘yasala-