

Bir Kavram Olarak İnsan Hakları ve Çeşitli Açılardan Sınıflandırılması
66
olduğu da kabul edilen insan onuru, insan kişiliğinin içeriğini oluş-
turmaktadır. Bütün insan hakları, insan onurunun hayata geçmesi
için gerekli görülmüştür ve insan onurundan kaynaklanmışlardır. Bu
anlamda insan onuru, insan hakları kavramının öncüsü ve temelidir.
İnsancıl hukuk özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, silahlı çatışma-
ların artması ve terör hareketlerinin yaygınlaşması ile birlikte büyük
önem kazanmaya başlamıştır. Bu hukuk dalının varoluş nedeni savaş
olgusudur. İnsancıl hukuk, insanlığa büyük acılar veren savaşın hem
önlenmesi hem de buna rağmen gerçekleşmesi durumunda yıkıcı ve
zararlı etkilerinin sınırlandırılması, bu amaçla hangi tür silahların
kullanılamayacağı, hangi insanların ve şeylerin hedef haline getirile-
meyeceği çatışmaya taraf olmayan masum (sivil) insanların korunma-
sı, esirlerin nasıl bir muamele göreceği, çatışmadan zarar gören ya da
görebilecek toplum kesimlerinin başta mal ve mülkleri olmak üzere
doğa ve kültürel mirasın nasıl korunacağı ve daha pek çok konuyu
kurala bağlayan sözleşme veya teamül kökenli hukuk kurallarıdır.
İnsan haklarının, geçmişten günümüze kadar öğretide farklı amaç
ve biçimlerde sınıflandırıldığı bilinmektedir. İnsan haklarının devam-
lı olarak bir gelişim çizgisinde olması ister istemez insan haklarının
sınıflandırılmasını gündeme getirmiştir. Öyle ki, insan hakları, kavra-
mın ilk ortaya çıktığı andan itibaren değişik kriterlere göre ayrımlara
tabi tutulmuş ve sınıflandırılmışlardır. Bunlar içinde en yaygın olarak
kabul gören ve 1982 Anayasamız da dahil olmak üzere uluslararası
sözleşmelerde de genellikle esas alınan; devlet ile birey arasındaki iliş-
kinin durumuna göre, ‘negatif statü hakları’ (devletten yana özgür-
lük), ‘pozitif statü hakları’ (devletten pozitif edimlerde bulunulmasını
isteme hakkı), ‘aktif statü hakları’(vatandaşlık hakları) şeklindeki ka-
tegorik sınıflandırılmadır. Söz konusu sınıflandırma öğretide klâsik
insan hakları sınıflandırılması olarak nitelenmekte olup Türk öğretisi
tarafından da uzun süre en yaygın kabul gören sınıflandırma olmuş-
tur. Ayrıca, ilk kez Fransız Hukukçu Vasak tarafından 1979 yılında,
hakların tarihsel olarak ortaya çıkışları ve evrimleri dikkate alınarak
önerilmiş olan kuşaklara göre yapılan ve insan haklarını birinci, ikinci
ve üçüncü kuşak olmak üzere üç kategoriye ayıran sınıflama da bu-
lunmaktadır.