Previous Page  150 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 150 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

İbrahim KORKMAZ

149

nitelikteki bir kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eden kişisel verilerin

kaydedilmesi, tutulması, paylaşımı, işlenmesi ve transferindeki miktar

ve çeşitlilik artmıştır. Günümüzde bilgisayar, internet ve cep telefonları

gibi modern iletişim araçlarının yardımıyla bireylere ait kişisel verilere

kolayca ulaşılabilmekte ve bu veriler kişiler, şirketler ve ülkeler arasında

çok hızlı şekilde paylaşılabilmektedir. Bu durum, kişisel verilerin sahibi

olan bireylerin hukuki güvenliğini tehdit edecek ve özel yaşamlarının

gizliliğini bozabilecek bir seviyeye gelmiştir. Bütün bu karmaşa içinde,

veri işlem faaliyetleri kapsamında geri planda kalan bireyin kişiliğini

koruyarak geliştirmeye devam edebilmesi için, kişisel verilerin korun-

ması hususunda düzenlemeler yapılması gerekmiştir. Uluslararası ve

ulusal kaynaklarda, temel hak ve özgürlükler arasında, bireylerin özel

hayatlarının gizliliğinin bir parçası olarak görülen kişisel verilerin ko-

runması, bireylerin kişiliklerini koruyarak, kendilerini serbestçe ge-

liştirmeleri ve verileri üzerinde kontrol sağlayarak onların geleceğini

belirleyebilmeleri için son derece önemlidir. Bireyin kişisel verilerinin

korunması, onun aynı zamanda özel yaşamın gizliliği, haberleşme öz-

gürlüğü, düşünceyi açıklama özgürlüğü gibi diğer temel hak ve özgür-

lüklerinin garanti altına alınmasıyla da ilgilidir. İnsan onuru temeline

dayanan kişisel verilerin korunması hakkı; kişisel verilerin işlenmesi

nedeniyle bireyin maruz kaldığı riskler karşısında korunmasını sağ-

layan anayasal bir haktır. Kişisel verilerin korunması hukuku, kişisel

verilerin işlenmesi sırasında bireylerin özel hayatlarının gizliliğini ko-

rumakla birlikte, kişisel verilerin güvenle paylaşılabilmesini amaçla-

maktadır. Böylece birey kişisel verileri üzerinde serbestçe karar verebi-

lecek ve böylece bireyin temel hak ve özgürlükleri korunacaktır.

Türkiye, 1981 yılında 108 Sayılı Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni im-

zalanmış olmasına karşın, uzun bir süre Sözleşme’de zorunlu olarak

belirtilen kişisel verilerin korunması alanını düzenleyen özel bir kanun

çıkarmaması nedeniyle, Sözleşme’yi imzalayıp onaylamayan tek ülke

olmuştur. Bu konu özellikle 95/46/AT sayılı Avrupa Birliği Yönergesi

uyarınca Avrupa ülkelerinin kişisel verileri eşdeğer koruma bulunma-

yan ülkelere aktarmamaları nedeniyle ülkemiz açısından sorun oluştu-

ran bir alan olmuş, bunun dışında insan haklarına saygılı, demokratik

bir hukuk devleti olma yolunda ilerleyen ülkemiz açısından kişisel veri-

lerin korunması alanında özel bir düzenleme yapılması bir zorunluluk

halini almıştır. Nihayet 24 Mart 2016 tarihinde Kişisel Verilerin Korun-

ması Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafındna kabul edilerek

kanunlaşmış ve bu konudaki büyük bir hukuki boşluk doldurulmuştur.