

443
TBB Dergisi 2017 (130)
Uğur BAYILLIOĞLU
lığı ve Spratlyleri oluşturan ve uyuşmazlık konusu olan bazı adasal
yapılar açısından değerlendirmiştir. Bu değerlendirme faaliyetinde de
insan eliyle yapılan modifikasyonların durumu gündeme gelmiştir.
Hakemlik Mahkemesi, ilk önce Scarborough sığlığının durumunu
değerlendirmiştir. Fakat burada insan eliyle yapılan bir modifikasyon
faaliyeti bulunmadığı için bu konuda bir tespit yapmamıştır. Sadece bu
sığlığın, kararda belirtilen kriterleri karşılamaması nedeniyle bağım-
sız olarak kendine has bir ekonomik yaşama elverişli bulunmadığına
ve dolayısıyla hukuken kaya statüsünü haiz olduğuna hükmetmiştir.
48
Hakemlik Mahkemesi, daha sonra Johnson resifinin statüsünü
tespit etmiştir.
49
Bir defa Hakemlik Mahkemesi, Johnson resifinin
BMDHS’nin 121/3. maddesi çerçevesinde bir kaya olduğunu belirtmiş-
tir. Zira Hakemlik Mahkemesi’ne göre söz konusu resifin su üstünde
kalan kesimi, tatlı su, bitki örtüsü ve yaşam alanından mahrumdur;
aynı zamanda küçük ve çorak olması itibariyle, insan yerleşimi ve ken-
dine has ekonomik yaşama yeterli ve elverişli değildir. Görüldüğü gibi
Hakemlik Mahkemesi, söz konusu resifin, BMDHS’nin 121/3. madde-
sindeki şartları karşılamamasının nedenini, küçüklüğüne ve dolayı-
sıyla yaşam alanına sahip olamamasına, çoraklığına ve bu bağlamda
tatlı su kaynakları ve bitki örtüsünden mahrum olmasına bağlamıştır.
Hakemlik Mahkemesi ayrıca, Çin’in resif üzerinde giriştiği ya-
pılaşma faaliyetine de değinmiştir.
50
Hakemlik Mahkemesine göre
Çin’in resifteki resmi varlığı, resifin su üstünde kalan kısmı üzerine
inşa ettiği tesis sayesinde mümkün olmuştur. Demek ki Hakemlik
Mahkemesi, o tesis inşa edilmemiş olsaydı, Çin’in resif üzerinde res-
mi bir varlık vücuda getirmesinin söz konusu olamayacağını kabul
etmiştir. Bu bağlamda Çin’in resifteki varlığının, zorunlu olarak dı-
şarıdan erzak tedarikine bağlı olduğunu ve 1988’de Çin’in resmi var-
lığı başlamadan önce, resif üzerinde insan faaliyetine ilişkin bir delil
bulunmadığını belirtmiştir. Bu noktada Hakemlik Mahkemesi, bir
adasal yapının, insan eliyle yapılmış modifikasyondan önceki doğal
hali esas alınarak değerlendirilmesi gerektiği yönündeki, yukarıda da
belirtilen tespitine atıf yapmış ve Çin’in yaptığı inşaatın, resifin statü-
48
Bkz: ‘The South China Sea Arbitration Award’, para, 554–556.
49
Bkz: Ibid, para, 557–558.
50
Ibid, para, 559.