

33
TBB Dergisi 2018 (134)
Özde DEREBOYLULAR
İcra sistemindeki bir diğer önemli problem ise, çoğu davanın ol-
dukça düşük miktarda takside bağlama yöntemiyle sonuçlandırılma-
sıdır. Bu durumu bir örnekle açıklayacak olursak, yirmibin TL’lik bir
alacak davasında, mahkemenin davacıyı haklı bulması durumunda,
doğal olarak davacı lehine hüküm verir. Uygulamada, mahkemeler
böyle bir karar verdiklerinde genellikle, davacıya bin TL civarında
dava masrafını da yüklemektedir. Mahkemenin bu kararı, davalının
söz konusu miktarı ödemesi veya mallarının zapt edilerek satılması
şeklinde icra edilebilir. Hükmün bu şekilde icra edilemediği durum-
da ise, davalı aleyhine takside bağlama yoluna gidilecektir. Böyle bir
durumda, davalının aylık ikiyüz TL taksitlere bağlanması öngörülebi-
lir. Bu taksit miktarının oldukça düşük bir miktar olduğu düşünülse
de günümüzde mahkemeler bu miktara dahi hüküm vermekte zor-
lanmaktadır. Netice olarak, davalılar genellikle taksitlerini zamanında
ödeyememektedirler. Bu durum, uzun uğraşlar sonucu hakkını alma-
yı başaran alacaklı için tatmin edici bir sonuç değildir; çünkü hükme-
dilen borç çok düşük miktarda taksitlere bağlanmakta ve bu taksitlerin
çoğu da zamanında ödenmemektedir.
85
İcra sisteminin bu yöndeki eksiklikleri alacaklıları mağdur etmek-
tedir. Görüşümüze göre, bu aksaklıkları gidermek için icra organla-
rı yeniden yapılandırılmalıdır. İcra memurları tarafından tebligatın
ivedilikle yapılması hızlandırılmalı, mahkemeler davaları daha kısa
sürede sonuçlandırmalı ve verilen kararların icrası derhal yerine ge-
tirilmelidir. Aksi takdirde bu alanda hak arama özgürlüğünün etkili
bir biçimde kullanıldığını söylememiz mümkün olmayacaktır. Nite-
kim yukarda değinilen tüm bu hususlar, esasen alacaklının hak arama
hürriyetini özünden zedeler niteliktedir.
Alacaklının hakkını makul bir sürede elde edebilmesi için gerek-
li birtakım düzenlemeler yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Her yıl,
mahkemelerin yayınladığı faaliyet raporuna göre; mahkemelerin bir
adli yıl içerisinde kaç davayı neticelendirdiği belirtilmektedir. Oysa
bu raporlar oldukça yanıltıcıdır. Çünkü davanın neticelendirilmesi de-
mek, mahkemenin hüküm vermesi demek değil verilen hükmün yerine
getirilmesi demektir. Mahkemelerden çare talep edenlerin esas istekleri
icradır. İcra gerçekleşmedikçe kişi hakkını elde etmiş sayılmayacaktır.
85
Sözmener, s. 1004.