

156
Kadın ve Çevre
yaptığı her şeyi yapabilmeleri için fırsatların yaratılmasının gerekliliği
üzerinde durulmalıdır. Cinsiyet eşitliği kavramı, sadece bir insan hak-
kı veya sosyal adalet konusu değil aynı zamanda da insan güvenliği,
çevre korunması ve sürdürülebilir kalkınma gibi ana temaların önem-
li bir bileşeni olarak ele alınmalıdır.
8
Ancak, kadınlar, çevre yönetimi
ve doğal kaynakların korunması ve iyileştirilmesi amacıyla siyasi olu-
şumlarda ve idari karar alma mekanizmalarının çeşitli aşamalarında
yer alamamaktadır. Dolayısıyla, kadınların deneyimleri ve yetenekleri
ile duyarlılıkları çevre ve kalkınma politikaları oluşturulurken dikkate
alınmamakta ya da alınmak istememektedir. Bilindiği üzere, yoksulluk
ile doğal kaynakların korunması ve iyileştirilmesi sorunu karşılıklı et-
kileşim içerisindedir. Bu bağlamda, bütün insanlar ve devletler, sürdü-
rülebilir kalkınmanın vazgeçilmez bir koşulu olarak, doğal kaynakların
sürdürülebilir kullanımını sağlayarak, yaşam koşullarındaki eşitsizliği
azaltmak ve dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunun ihtiyaçlarını
daha iyi karşılamak için, yoksulluğu kökünden ortadan kaldırmayı asli
bir görev sayarak işbirliği yapmak zorundadır.
Bunun yanı sıra Anayasa’nın 56. maddesinde
“Herkes sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşamak hakkına sahiptir, çevreyi geliştirmek, çevre sağlı-
ğını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir.”
hükmü düzenlenmiştir. Bu madde hem devlete hem de bireylere so-
rumluluk yüklemekte ve bireyler arasında herhangi bir ayrım gözet-
memektedir. Dolayısıyla kadınlar, hem devletten sağlıklı bir çevrede
yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacak hizmetleri talep edebilme hak-
kına, hem de çevre ile ilgili kararların alınmasında katılım sağlamaları-
nın önünü açacak mekanizmaları talep etme hakkına sahiptirler.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun İlkeler başlığını taşıyan 3. madde-
sinin e bedinde,
“Çevre politikalarının oluşumunda katılım hakkı esastır.
Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşla-
rı ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla
yükümlüdür.”
ilkesine yer verilmiştir. Doğanın korunması ve sürdürü-
lebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinde, çok önemli bir rolü olduğu
uluslararası belgelerde düzenlenen kadınların, çevre politikalarının
oluşturulmasında ve çevrenin korunmasında yasal olarak da hakla-
rı olduğu açıktır. Kadınların doğanın talanına karşı verdikleri büyük
mücadeleye ilişkin örnekler de halkın katılımının önemini göstermek-
8
Özyol: Kalkınma Politikalarında Kadın ve Ekofeminizm, sh. 17.