

21
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Ali İbrahim AKKUTAY
göstereceklerini uluslararası alanda ortaya koymuşlardır.
6
İnsan hak-
ları hukukunun uluslararası hukukun içindeki varlığı, devletin insan
onuruna duyduğu saygıyla şekillenmiştir. Bununla beraber insan
haklarının varlığına kaynak teşkil eden hukukun ne olduğu tam ola-
rak ortaya konamamıştır. Bireyin uluslararası hukukta kabul edilen
haklara genel olarak dünyaya geldiği andan itibaren sahip olduğu
kabul edilmektedir. Yani birey, var olduğu andan itibaren, insan ol-
ması itibariyle uluslararası hukuktaki hakların muhatabı ve sahibidir.
Esasında uluslararası hukukun gerçekleştirdiği malumun ilanıdır.
Bu da göstermektedir ki insan hakları hukuku doğal hukukun bir
ürünüdür. Bununla birlikte uluslararası hukukun içinde bir disiplin
olarak yer alan insan hakları hukuku, pozitivizm çerçevesinde uygu-
lama alanı bulmaktadır. Yani bireyin insan olmasından kaynaklanan
haklarının neler olduğuna, bu hakların ne şekilde kullanabileceğine
ve uluslararası ilişkilere etkisinin nasıl olacağına devletlerarasında
yapılan uluslararası antlaşmalarla sınırlar çizilmektedir. Normatif te-
melleriyle ortaya konulan bir uluslararası hukuk disiplini pozitivizme
mahkûm edilmiş ve edilmektedir.
7
6
Thomas Buergenthal, “The Contemporary Significance of International Human
Rights Law”, Leiden Journal of International Law, Vol. 22 (2), 2009, s. 222.
7
İnsan hakları hukuku çerçevesinde en önemli problemlerden birisi insan hakları-
nın nerede başlayıp nerede bittiğinin yani sınırının çizilmesidir. Mevcut kuralla-
rın amaçlarının ne olduğunun hangi kriterlere göre oluşturulduğu belirsizdir. İn-
san hakları hukukunun sınırının belirlenmesinde iki farklı faktör, iki farklı sonucu
ortaya çıkarmaktadır. Eğer temel hak ve özgürlükler insan hakları hukukunun
amacı olarak görülürse, bu durum dışarıdan bir şeyin insan hakları hukukunun
kapsamını oluşturduğunu ortaya koyar. Bu şartlar altında insan hakları hukuku-
nun otonom bir temeli bulunmaz. İnsan hakları hukukunun temelinde siyasi bir
projenin yatmadığı, kuralların devlet iradesi dışında oluştuğu sonucu ortaya çıkar
ki, bahsi geçen sonuç doğal hukukun tanımlaması için kullanılabilir niteliktedir.
Diğer yönüyle insan hakları hukukunun amacının doğal hukukun ürünü olan te-
mel hak ve özgürlüklerin pozitif hukuka aktarılması olduğu düşüncesi benimse-
nebilir ki, söz konusu yorum insan hakları hukukunu sosyal bir ihtiyaç olmaktan
çıkarır. (Audrey Soussan, “From Law as a Means to Law as an End:
About the Influence of International Human Rights Law on the Structure of In-
ternational Law Rules”, in The Influence of Human Rights on International Law,
Norman Weiβ and Jean-Marc Thouvenin (Eds.), Heidelberg/Dodrecht/ New
York: Springer, 2015, s. 9.) Uygulanan uluslararası hukukun bugün için doğal
hukukun yorum yöntem ve araçlarıyla uyumlu olmadığı görülmektedir. Hangi
temel hak ve özgürlüklerin insan hakları hukukunun konusunu oluşturduğu han-
gisinin kapsam dışında bulunduğu tamamen siyasi tercihlere bağlıdır. Bu şartlar
altında da pozitif uluslararası hukuk insan hakları hukukunun uygulama alanı set
çekebilmektedir.