

446
Kadınların erkeklere göre daha güçsüz daha değersiz görülmesi,
ayırımcılığa yol açan geleneksel yaklaşımlar, kız çocuklarının eğitime
bile ulaşmasını zorlaştırmaktadır.her alanda eşitsizliğe uğrayan ka-
dınlar aile reisliği, malları yönetme, yürütme, iş kurma gibi konularda
erkeklerle eşit değildir.
Kadınlar ailede, kayıt dışı sektörlerde, geçici, gündelik, kötü ko-
şullu, ücret karşılığı olmayan şekillerde çalıştırılmaktadır.
Kadın anadır, doğurgandır. Ancak tarih boyunca da kadın bu üs-
tün özelliğine rağmen horlanmış, ezilmiş, sömürülmüştür. Cinsel kim-
liğinin istismar edilmesiyle birlikte kadın her konuda ezilmiş ve sömü-
rülmüştür. “Kadının yeri evidir anlayışı” nedeniyle kadın istihdamı
engellenmekte ve kadın iş gücünün % 71’i kayıt dışına itilmektedir.
Kadınların % 85’i genellikle ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır.
Karar organlarındaki kadın oranları % 7’dir. Hamilelik, doğum, çocuk
bakımı vs. durumlardan dolayı kadınların çalışma hayatında üretim
kaybına neden olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle kadınlar hizmet
sektöründe ve kayıt dışı alanlarda çalıştırılmaktadır. Her 4 kadından
3’ü işsizdir. Türkiye’deki kadın istihdamının istatistikleri % 24’lerde
seyretmektedir.
Kadınlar toplumsal olarak desteklenmedikleri için güçsüz kaldık-
larında annelik rollerini de gereği gibi yerine getiremezler. Kadınlar
anneliğin yanı sıra evin idaresinden de sorumludurlar. Ev işleri gö-
rülmez işlerdendir ve maddi karşılığı yoktur. Ev kadınlarının sosyal
güvencesi olmayıp, geçinmek için eşine bağımlı olması onu geri plana
itmektedir.
Kadınların namusu toplumun ve ailenin namusu olarak görül-
mektedir. Bu nedenle eğitime ve çalışmaya katılmaları, faaliyetlerde
bulunmaları engellenir, engellenmediğinde de çok sıkı bir denetim
altında tutulur. Töre ve namus gibi gerekçelerle okuyamayan kız ço-
cukları çok küçük yaşlarda evlendirilmekte, bağımsız ve eşit bir yurt-
taş olarak toplumsal yaşama katılamamakta, eğitimi olmadığı için
şiddete uğrama ihtimali de artmaktadır. Çalışmak kadının dünyaya
bakışını değiştirmektedir. Bu durumla toplumsal statüsü yükselerek
erkeğin arkasında değil yanında onunla eşit olarak topluma katılma-
sı sağlanır.